Wild Zero
Merhaba.
Daha önce farklı mecralarda da paylaştığım ama burada da durmasını istediğim, çoğunlukla herhangi bir sanatsal misyona sahip olmayan, mesaj kaygısı taşımayan, tutarlı bir yanı bulunmayan, hiçbir halta benzemeyen ama bir şekilde yapıtla aynı frekansa girebilirseniz müthiş keyif alabileceğiniz, biraz ucube bir film inceleme köşesi ile karşınızdayım. Ya da belki oyun incelemesinde olduğu de bu ilk ve son olur, tam da emin değilim.
B sınıfı filmlerinden yüksek prodüksiyonlu ama hiç olamamış filmlere kadar konu sınırlaması, uçarılık limiti, manyaklık hudut kontrolü olmadan, yalnız, arkadaşlarınızla ya da sevdiceğinizle pizzanızı ısırıp biranızı yudumlarken izleyebileceğiniz rezalet filmlerden sayfa sayfa bahsedilecek, en dandik projeler baş tacı edilecek! Neden? Çünkü kötü film izlemek de en az şeytanlı müzik dinlemek kadar keyifli bir aktivite bence.
Filmleri gördükçe neyin peşinde olduğumun daha rahat anlaşılacağını umuyor, tüm zamanlar favorilerim arasında da yer alan inanılmaz bir eserle sizleri baş başa bırakıyorum:
Ailesinin çok haklı nedenlerden ötürü reddetmesi gerektiğini düşündüğüm Tetsuro Takeuchi’nin 1999 yılında, MATRIX’i bile gölgede bırakarak sinema dünyasına bomba gibi düşen filmi Wild Zero, her tarağa bezler, havlular, perdeler asmış, akıllara ziyan bir yapım.
Dünyayı ele geçirmek isteyen uzaylılar, bu güzel gezegeni virüs gibi sarmış olan insanlığı yok etmek için zombi orduları ile dünyaya saldırmaktadır. Gitar kurdu, bas kurdu ve davul kurdundan oluşan, dünyanın gelmiş en hızlı, en enerjik, en heyecanlı, en kıpır kıpır müziğini yapan grubu GUITAR WOLF ise gezegeni bu tehditten korumak için elinden geleni yapmaktadır. Olayların ortasında kalan grubun en büyük hayranlarından Ace’i kurtarmakla işe başlayan GUITAR WOLF‘u ise ileride bundan çok daha zorlu mücadeleler beklemektedir. Uzaylı var, zombi var, rock grubu var; daha ne olsun?
Ace ise GUITAR WOLF’un liderinden aldığı imdat düdüğünün (bu da şaka değil, gerçekten bir imdat düdüğü söz konusu) verdiği güvenle, hoşlandığı kıza kendini ispat etmek için bir yandan zombilerle mücadelesini sürdürürken beklemediği bir sürprizle karşılaşınca hayatı ve aşkı sorgulamaya başlar. Ancak aradığı yanıt elbette her şeyi bilen, arif ve akil GUITAR WOLF’tan başkasında değildir. Zombiler tarafından kuşatılmış, yaşadığı şok ile olduğu yere yığılan Ace’in imdadına gitarın kurdu, kaplanı, yiğidi yetişir:
İşin daha da ilginci, filmde bir-iki şarkısına denk gelip iyice cringe dünyasının derinliklerine dalmamıza neden olan GUITAR WOLF grubu bir kurmaca olmaması, zira gerçekten de böyle bir grup var. Tayland’da yapılan çekimler boyunca zil zurna sarhoş oldukları söylenen elemanların kapıştığı zombileri ise Thai ordusuna mensup askerler ile onların aileleri canlandırmış. Gördüğünüz gibi garipliklerin ardı arkası kesilmiyor.
Aklınıza gelebilecek her türden ve gelmesinin imkanı olduğunu sanmadığım pek çok başka saçmalıkla dolu, muhteşem bir film WILD ZERO. Çok zor tutuyorum kendimi iyice spoiler şov yapıp her saçmalıktan bahsetmemek için. Film böyle alabildiğine geyik olunca rahat rahat anlattım bir şeyler zaten ama izleyin, olan biteni kendi gözlerinizle görün ve yediğiniz içtiğinizden aldığınız kalorileri doksan sekiz dakikalık bu inanılmaz eser sonunda gülmekten yerlere yatarak yakın istiyorum. Grubun menajeri ile (sırf o peruğa on dakika güldüm herhalde) yaşadığı tatsızlıklar, Ace’in aşk hayatındaki tatsız çalkantılar ve uzaylı istilası ile mücadele derken bütün filmi LAN NELER OLUYOR diye izliyorsunuz gerçekten ve sürükleyip götürüyor insanı. Filmi izlerken yanında tükettiğiniz şeylerle de doğru orantılı tabii bu sürükleyicilik biraz, haha.
Kafanızın tamamen durmasını istediğiniz bir gün kendinize bir iyilik yapın ve WILD ZERO’yu izleyin. Yorumlarınızla buraları şenlendirin, bu inanılmaz sanat eserinin daha çok insana ulaşmasına yardımcı olun ve bir sonraki çok kötü olduğu için muhteşem olan filmde görüşene dek zaman zaman bir zombi istilasında kullanılacak en etkili silahın ne olabileceğini de düşünmeyi unutmayın. Aslan Guitar Wolf be!