Hällas – Excerpts from a Future Past
Merhaba.
1960’ların ikinci yarısı itibariyle filizlenen progresif rock müziğin alamet-i farikalarının belli olduğu 1970’ler henüz BLACK SABBATH çıkıp heavy metal manifestosunu ortaya koymadan önceki proto-metal dönemin tatlı coşkusunu muhteşem bir şekilde harmanlayan ve bunlar yetmezmiş gibi müziğini kahinler, devasa şehirlerin yıkılışı ve haklı bir göreve çıkan asil bir şövalye gibi ögelerle bezeli bir konsept eşliğinde sunan, 2017’nin Ekim ayından beri büyük bir keyifle dinlediğim Hällas’ı okurla da paylaşmanın vakti geldi artık.
Excerpts from a Future Past, İsveçli beşlinin ilk albümü. Yaptıkları müzik hemen hemen yukarıda ifade etitğim şekilde olsa da onlar kendilerini bir adventure rock grubu olarak tanımlamışlar ve genelde böyle zıpçıktı, çoğu ucuz birer pazarlama hamlesi olmanın ötesine geçemeyen etiketlemelere yüz vermesem de Hällas için bu oldukça doğru bir tanım.
Yumuşak başlı bir tutuma sahip olan Hällas’ın en büyük albenisi bu sıcaklığı ve kendince fazlasıyla stilistik bir yapısı olmasına rağmen her şeyi sadece ve basit tutarak da dinleyiciyi yakalayabilmesi herhalde. NWOBHM temsilcilerinin çift gitar pratiklerinin sadeleşmiş versiyonlarının hakimiyetindeki Hällas müziğini eşsiz kılan şey ise albümün prodüksiyonu ve miksajını da üstlenen, grubun klavyecisi ve kilise orgu çalıcısı (aradığınız Türkçeme şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyin!) Nicklas Malmqvist. Hali hazırda alternatif bir Orta Çağ dünyasında geçen epik bir hikayeye sahip albümün kilise orgu ile nasıl yükselebileceğini tahmin ediyorsunuzdur herhalde.
The Golden City of Semyra gibi parçalarda daha da öne çıkan Orta Çağ melodileri, Nicklas’ın çok doğru yerlerde atmosferi yükselten orgu ile iyice kazınıyor zihinlere. Albümün açılış parçası The Astral Seer ise bence Hällas’ı en iyi tanımlayan iş, zira grubun hem sert hem de progresif tarafını ayrı ayrı çok iyi gösteriyor. Albümün çıktığı yıl en çok dinlediğim şarkılardan biri olan Star Rider ise Hällas’ın düpedüz hit yazabildiğinin kanıtı olarak, açık ara albümün en iyisi. Yine de çoğu zaman birini diğerinden ayıramıyorum ve Hällas aklıma geldiğinde baştan sona en az iki defa çeviriyorum albümü, onu da belirteyim.
Hällas’ın ayırıcı özelliklerinden bir diğeri de Tommy Alexandersson’un vokalleri. Öyle muazzam bir vokalist değil ve ses rengi, ses aralığı gibi konularda meslektaşlarının epey gerisinde kalıyor. Buna karşın müziğe ve albümün karakterine müthiş uyan bir vokali var ve bulduğu keyifli vokal melodileri, ilginç aksanıyla birleşince ortaya epey eğlenceli bir vokal performansı çıkmış. Bazen Tommy’den daha çoşkulu eşlik ettiğim, onun biraz daha kendini göstermiş olmasını istediğim anlar var albümde ama genel olarak kesinlikle gruba çok uyan ve albümü öne yukarı taşıyan bir performansı var. Senin ben As an empty shadow, the legends still told of his astral spells deyişini seveyim ya. Bazı kelimeleri gerçekten çok komik söylüyor, kusura da bakmasın şimdi.
Yumuşacık, fantastik ve müzikal olarak da dolu dolu bir iş yapıyor Hällas. Her defasında albümün sonunda daha keyifli ve pozitif bir hale geliyorum ve aslında her şey bir yana, Excerpts from a Future Past‘ın en büyük özelliği bu bence. Shadow of the Templar’ın ikinci yarısında, devamındaki gayet saykodelik sulara kaymadan hemen önce, şöyle on beş saniye kadar giren minicik melodi bile yetiyor keyiflenmeme. İster açın sözleriyle beraber konsept içerisinde maceralara dalın, ister yalnızca birbirinden tatlı gitar melodileri eşliğinde keyfinize bakın; bir şekilde mutlaka bir şans verin. Canım Hällas.