Lunatic Soul – Under the Fragmented Sky
Mariusz Duda ne kadar şeker bir bir insandır kim bilir, merhaba.
Sitede hiç kritiği olmadığını şu an fark ettiğim, canım ciğerim RIVERSIDE insanı Mariusz Duda’nın solo projesi Lunatic Soul, en son geçtiğimiz yıl yayımlanan Fractured albümü ile gönül tellerini titretmiş ve Duda’nın alter egosunun karanlık yönünü bir kez daha gözler önüne sermişti.
Tıpkı STEVEN WILSON‘ın Blackfield‘da olduğu gibi Mariusz Duda da bu yan projesinde çok daha rahat ve tasasız. Lunatic Soul’a dair en sevdiğim şeylerden bir tanesi de bu rahatlık zaten. Bu projede tamamen içinden geldiği gibi, kafasına estiği gibi müzik yapıyor Duda. Hali hazırda Duda’yı tanıyanlar ondan kötü bir şey çıkamayacağını biliyorlardır zaten ama 2008 yılında yayımladığı ilk albümünden beri hiç boş atmadı Duda gerçekten ve Fractured, gerçekten kusursuz bir albümdü. 25 Mayıs’ta yayımlanan Under the Fragmented Sky nasıl peki, bir bakalım.
Doğrusu ilk birkaç dinlemede epey hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. İyi bir Lunatic Soul dinleyicisi olarak Mariusz Duda’nın Fractured‘a almadığı fikirlerini toparlayıp, allayıp pullayarak ittirdiği düşüncesi bile geçti aklımdan bir ara. İki albüm arasında yalnızca yedi ay olması, Fractured‘da alabildiğine derin bir müzik ile neredeyse boş bir saniye bile yokken Under the Fragmented Sky‘ın sabun köpüğü gibi bir albüm olması tadımı kaçırmıştı. Hatta sırf bu nedenle bu kritik bu kadar gecikti zaten. İyi ki de öyle olmuş.
An itibariyle Under the Fragmented Sky‘ı severek dinliyorum. Elektronik, ambient dinamiklerinin iyi bir müzisyenin elinde ne denli etkileyici şekilde kurgulanabileceğini daha önce pek çok defa tecrübe etmiş biri olarak Duda’nın bu konudaki başarısı gerçekten beni şaşırtıyor. Fractured ile mükemmelleştirdiğine inandığım müziği bu defa bir tık zayıf kalmış ve özellikle de sık tekrarlı vokaller ile düşük tempo nedeniyle Fractured kadar güçlü ya da vurucu olmayı beceremiyor, buna karşın Duda pek çok açıdan o kadar üst düzey bir müzisyen ki eğer kendisinden Fractured gibi bir albümü dinlememiş olsam Under the Fragmented Sky‘a rahatlıkla bir on puan fazladan verebilirdim.
Yumuşacık vokallerine söylenebilecek zaten hiçbir şey yok, fakat Lunatic Soul diskografisine oranla çok daha yumuşak ve düşük tempolu olan bu albümde vokaller iyice ön plana çıkıyor ve bir noktada hipnotize edici ve yönlendirici bir hale geliyor. Katmanlı ve keyifli kompozisyonlar yaratma konusunda uzman Duda’nın bunları o inanılmaz vokaliyle daha da yukarı taşıması da yani, ne bileyim. Bunun dışında albüme dair en sevdiğim şeylerden biri de yeni bilim kurgu filmlerinde sıklıkla gördüğümüz, ses duvarı yaratma kafasının Duda’da bazı yansımalarını görmek oldu. Özellikle Trials ve Shadows, bu açıdan çok keyifli. Hayır yani biraz da bize vereydin ne vardı ya Rabbi.
Biraz arka plan müziği havasında ve geçmiş işlere göre daha iddiasız bir albüm bu. O nedenle eğer ilk dinleyeceğiniz Lunatic Soul işi Under the Fragmented Sky olacaksa doğru bir fikir edinmek için mutlaka geçmiş albümlerden birine de (ne, biri Fractured mı dedi?) göz atmanızı tavsiye ederim. Onun dışında RIVERSIDE beyninden, tüm söz ve müziği ona ait, hafif ambient, hafif elektronik, akustik gitarlı ve içe dönük, akşam üstü yalnızlık müziği fikri yeterince cazip olmalı diye düşünüyorum.
Benim Fractured kritiği yazasım varmış esas da haberim yokmuş ya galiba. Neyse, bu kritik de böyle olsun.
83/100