Candlemass – House of Doom
İskandinavya’nın en büyük müzik dergisi tarafından İsveç’in en büyüğü seçilen ve buna asla karşı çıkmadığım geleneksel doom metalin taçlı kralı Candlemass, 1980’lerin ikinci yarısında ortaya çıkıp dünyaya rif odaklı epik doom metal diye bir müzik tanıttı ve aradan geçen otuz beş yılın ardından bu kulvarda hala onun yanına yaklaşabilen çıkmadı. Kuralları onlar koydu ve diğerleri takip etti; hakkında bunu söyleyebileceğimiz pek fazla isim yok, değil mi?
Grupla ilgili en büyük tartışma ve geyik konusu olan vokalist tercihlerinde herhalde kafası en rahat Candlemass hayranlarından bir tanesiyim; gerçi Mats Levén’e henüz tam alışamadım (albümde görmek lazım önce zaten) ama bariton başkan Johan Längquist’li Epicus Doomicus Metallicus‘a ayrı, Messiah Marcolin’li Nightfall ve Candlemass‘a ayrı, Robert Lowe’lu Death Magic Doom‘a ayrı hastayım. bilecek aralıklarla gelen bu ufak E.P. çalışmaları, bende hep ağza çalınan bir parmak bal etkisi yaratıyor.
Hatırlarsanız en son 2016 senesinde çıkan Death Thy Lover ile yirmi beş dakikalık yeni bir Candlemass güzelliğinin ardından, aynı isimli mobil oyunun soundtrack çalışması olan House of Doom ile karşımızda. Candlemass. Mobil oyun. Siz buna biraz şaşıradurun, sonra devam edelim.
Dört parçadan ve yirmi dakikadan oluşan bu yeni çalışma bir yandan Candlemass hayranı herhangi birini pek çok açıdan tatmin edebilecek bir müzik barındırsa da, bir yandan da insanda bir çeşit eksiklik duygusu, yarım kalmışlık hissi veriyor. Açılış parçası House of Doom, bildiğimiz Candlemass tınısını koruyan, gitarların ateş ettiği ve orta yerinde çat diye bambaşka bir kimliğe kavuşan, harika bir Candlemass eseri. Fakat böyle güçlü bir açılış sonrasındaki Flowers of Deception açıkçası o kadar özelliksiz ki, hakkında yorum yapmak için tekrar açıp dinlemem gerekti. Neyse ki tam hevesim ve heyecanım kırılmak üzereyken Fortuneteller başlıyor da, her defasında CANDLEMASS BEE! diye coşuyorum dinlerken.
Gerçekten de Candlemass’ın epik doom metal dehasını bir kez daha ortaya koyan, enfes bir parça Fortuneteller. İlk iki parçanın aksine temposu oldukça düşük ve Candlemass’ın kendi tarzını her defasında başka bir kalıba döküp aynı güçte eserler çıkarabilmesi beni gerçekten çok şaşırtıyor. Bana kalırsa Fortuneteller‘ın o büyük, efsanevi Candlemass hitlerinden hiçbir eksiği yok. Kapanışı yapan Dolls on a Wall ise enstrümantal, yine doom hissiyatı yoğun ve düşük tempolu bir kapanış parçası. Özellikle Fortuneteller‘ın ardından böyle sakin, nefes aldıran bir iş olması parçanın daha da derine yerleşmesini sağlıyor gibi geliyor bana. Mats’e alışamadım dedim ama albümde de bu performansı gösterirse sanırım kendisini sevmekte hiç güçlük çekmeyeceğim.
Genel bir Candlemass övgüsü ve artık öyle tumturaklu bir albümün vaktinin geldiğine dair bir şeyler yazıp kapatacaktım ama nedense aklıma Yüzüklerin Efendisi geldi. O halde şöyle kapatalım, ne diyordu Gandalf Saruman’a: Epik doom metalin hizmet ettiği, onu kendi iradesine göre şekillendirebilen yalnızca tek bir efendisi vardır ve o da gücünü kimseyle paylaşmaz.
80/100