Harakiri For The Sky – Arson
Harakiri For The Sky, iyi bilmeme rağmen birkaç yıldır kafamda nereye oturtacağımı bilemediğim bir grup oldu benim için. III: Trauma kritiğindeki düşüncelerin bir kısmına aynen katılıyor olsam da coşmama engel olan, eksik bir şeyler vardı benim için. Kısacası son yıllardaki hype trenine binmeyi reddettim ve an itibariyle de Harakiri For The Sky hayranı değilim.
Biri vokallerden, diğeri bütün müzikten sorumlu Avusturyalı iki kafadardan oluşan grubun gelecek için insanı heyecanlandıran bir yanı olduğunu gözardı etmiyorum elbette. Zaten black metalin günümüzdeki yansımaları arasında en yakın olabileceğim bakış açılarından biri Harakiri For The Sky’ınki herhalde. Melodiden vazgeçmeyen bir yapı benimseyen ikilinin black metal tabanından hiç ayrılmıyor olması da benim için bir artı. Son albümün üzerinden henüz yalnızca yirmi ay gibi kısa bir süre geçmişken çıkardıkları Arson albümünde de ikili bu kafa yapısından ayrılmamış ve şimdiye kadar doğru yaptığı şeyleri bu albüme de yansıtmayı başarmış.
Son yılların yükselen yıldızlarından SEPTICFLESH davulsucu Kerimh’i de kadrosunda barındıran Arson’da grup melodik death metalin INSOMNIUM ve benzer örneklerinde görebileceğiniz o hüzünlü destansılığa bir adım daha yanaşırken bir yandan da vuruculuğunu asla kaybetmeyecek orta tempo yardırmasyon üzerine dönüp duran bir melodi yerleştirme formülüyle takibi kolay, zaman zaman duygusal bir hale gelse de enerjisi yüksek ve genel anlamda rahat ve keyifli bir albüm yazmış.
Bu tür işlerde bence şöyle bir handikap var; eğer birbiriyle bağlantılı veya beste anlamında birbirine yakın işlerden oluşan bir albüm yapıyorsanız işin prodüksiyon kısmında çok kuvvetli olmanız gerekiyor. Yalnızca kayıt sürecinden veya post-prodüksiyon işlemlerinden bahsetmiyorum. Düzenlemeleriniz, kırpma işlemleriniz, yerleşiminiz ve albüm trafiği neredeyse kusursuz olmalı. Aksi takdirde çok ateşli başlamasına rağmen bir türlü finale ulaşamadığınız ve uzadıkça uzayarak bir kabusa dönüşen kötü bir seks tecrübesi gibi albümün ikinci yarısı dinleyici için bir işkenceye dönüşebilir ve günün sonunda büyük umutlarla giriştiğiniz bir iş sizin için bir külfet halini alabilir. Ben neler diyorum, klavyemde neden bir Korhan filtresi yok benim ya.
Altmış yedi dakikalık albümün altmış yedi dakikasının tamamına ihtiyacı var mı, gerçekten bilemiyorum. Albümün en uzun iki parçası The Graves We’ve Dug ve özellikle de You Are the Scars ile Arson’ın büyüsüne kolayca kapılmak mümkün. Buna karşın aradan yarım saat geçmişken ve bir hayli şey yaşamışken daha beş tane daha sekiz-dokuz dakikalık parçanın olduğunu görmek insana biraz meh dedirtiyor açıkçası.
Heroin Waltz da bir önceki parçanın bıraktığı yerden devam ederek yüksek tempo açılışı ve groove davullarıyla dinleyiciyi şöyle bir silkeleyip kendine getirse de o da uzadıkça uzayarak yine tökezlemeye başlıyor. Çok güzel melodiler, harika düzenlemeler ve çok iyi bir icra söz konusu ve yukarıda da belirttiğim gibi albüm gayet keyifli ama eğer atıyorum bir AGALLOCH değilseniz bu kadar uzun besteler yapmanız kanun hükmünde kararname ile yasaklanmalı ya derhal. Olmuyor işte kardeşim, bir noktada kopuyorsunuz ve başı kıçı bambaşka şeyler çıkıyor ortaya. Biz de burada kılçık ayıklar gibi aradan çerçöp ayıklayıp güzel kısma ulaşmaya çabalıyoruz. O Stillborn ne mesela öyle ya; ilk iki dakika kendimizi jiletleyelim, devamında da bütün mahalle çıkıp halaya mı duralım, ne yapalım? Sonra bağlamışsın bir şekilde tamam ama o ortası ne öyle be kardeşim.
Farkındaysanız yine ponçik ponçik başlayıp yazının devamında sinirlerime hakim olamamaya başladım; varsın olsun diyor devam ediyorum: III: Trauma ile kıyaslayacak olursam Arson biraz zayıf kalıyor ve son iki paragrafta abuk subuk saydırdım ama bu demek değil ki Arson kötü bir albüm. Açıkçası bu kadar coşulan bir grup olmasalardı ve bir hayranları olmayan ben dahi eski işlerine büyük saygı duyup inceden inceye yeni albümlerini pusuda bekliyor olmasaydım belki Arson’ı daha çok severdim. Fakat birbirinden harika fikirlerin pek de harika olmayan birçok fikrin arasında kaybolduğu, bu nedenle de albümden keyif almak isteyen birinin uzun süre zaman ayırarak altmış yedi dakikanın içinden bu harika fikirleri bulmak zorunda olması Arson’ın önüne büyük bir taş koyuyor.
Kalitesiz veya sıkıcı değil kesinlikle ve bence mutlaka bir şans verilmeli, ancak eğer Harakiri For The Sky sağda solda milletin gaza gelip gaza getirdiği kadar büyük bir isim olacaksa daha öğrenmesi gereken çok şey var, bu da bir gerçek.
71/100
eudaimony ile tanıştığım post-black metal türüne deafheaven ile baya baya ısınmış biri olarak…güzel albüm kapakları yapan ama müzik konusunda fazla sıradan bir grup (tabi bana göre )..abi sevemedim gitti bu adamları, içim sıkılıyor dinlerken
Geri bildirim: BRUTAL ASSAULT 2018: Nergal ile Sıcak Saatler… – Metalperver