Klasik Bir Cumartesi: Death – Symbolic
Günümüzde eğilimlerin nasıl şekillendiği, teknolojinin ve her şeyi izleyen büyük gözlerin toplumun yönelimlerine ne derecede etki ettiği ve bunları yönlendirdiği hakkında çeşitli spekülasyonlar, türlü türlü analizler ve teoriler ile artık en azından bu işin gerçekliği ayyuka çıkmış durumda. Nitekim trend belirleyenler geçmişteki gibi belirli bir alanda öncü olup peşine pek çok taklitçi takabilen, bir rehber veya ışık olarak herkesin zihninde yer edinebilen kişiler veya kavramlardan ziyade artık hür iradeyi ve aklı hiçe sayarak düzenin gerekliliklerine göre hareket eden nüfuzlu kişilerden oluşuyor. Belki de bu nedenle günümüzde birçok insan, arasında gerçek bir bağ olmadan bir şeylere tutunmaya çalışıyor ve yalnızca başkaları da ilgilendiği ve sevdiği için X ile haşır neşir oluyor.
Bugünlerde geçmişteki gibi kitleleri peşinden sürükleyebilecek, dünyanın şekillenmesinde rol oynayabilecek, attığı her adımda ortalığı sarsabilecek figürler çıkmamasının tek sebebi bu olmamakla birlikte, geçmişteki büyük isimlere artık daha sıkı sarılmamızın en önemli sebeplerinden biri şüphesiz gelecekte benzer figürlere denk gelme ihtimaline pek inancımızın olmaması. Haliyle bu tip isimler aradan zaman geçtikçe daha da büyüyor, daha da yüceliyor ve eşsizleşiyorlar.
Kısacası bir şeyler tüketirken biraz daha bilinçli davranmak, her yerde denk gelinen kimi cümlelerin altındaki doluluğu idrak etmek gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle yalnızca düşünürken bile bir başka Chuck Schuldiner olmayacağı gerçeği farklı birçok düşünce ile birleşerek tüylerimi ürpertiyor.
Her bir DEATH yazısında istisnasız bir şekilde Chuck’ın metal müziğe nasıl yön verdiğinden, kaç kişiye bu işin nasıl yapılması gerektiğini öğrettiğinden, insan zihninde daha önce önünden bile geçilmemiş odaların kapılını nasıl açtığından bahsediliyor ve bu bir tesadüf değil. Bazı şeyler tekrarlandıkça anlamını kaybediyor olsa da Chuck’ın başardığı işin tekrarı veya benzeri olmadığı ve olmayacağı için bu kadar üzerinde duruluyor.
Açıkçası DEATH veya Chuck ile aramda özel hiçbir bağ yok ve DEATH müziğinin hayatımda aşırı önemli bir yeri de yok. Yani tarifsiz bir sevgim olmasına karşın çok özel anlamlar yükleyerek içselleştirdiğim ve artık hayatımın bir parçası haline gelmiş olan DEATH materyalı sayısı çok fazla değil. Buna karşın DEATH’den ve Chuck’tan daha fazla müzik yapabilen bir metal grubu olduğunu hiç sanmıyorum. Bu da hem tüm gruplar arasında belki de en çok saygı duyduğum ismin DEATH olmasını ve ıssız adaya düşme geyiklerinde yanıma hangi albümleri alacağım sorulduğuna işin içinden çıkamazsam rahatlıkla DEATH diyebilmemi sağlıyor. Bir metalcinin isteyip de DEATH’in sunmadığı bir şey yok çünkü.
Albümle ilgili uzun uzadıya bir şeyler söylemeyi düşünmüyorum ama yazının bir başlığa sahip olması ihtiyacı dışında Symbolic’i almış olmamın nedeni DEATH diskografisi içerisinde herhangi bir özelliği sebebiyle herhangi bir metal türüne karşı nefret besleyen bir dinleyicinin kenara atamayacağı türden bir albüm olması. Elbette diğer albümler de Chuck dehasıyla şekillenmiş ve aradan geçen on yıllara rağmen hala tazeliğini koruyan ve asla eskimeyecek albümler ama Symbolic’in zırhında hiçbir zayıf nokta yok. “Ya ben bir albümde X oldu mu katlanamıyorum,” diyenleri “Albümde X var ve aslında ben hiç sevmem ama A,B,C,D,E,F,G…Z de olduğu için kim takar X’i ya,” diyenlere dönüştürebilecek türden bir albüm Symbolic.
Metal bağnazlığı diye bir şey gerçekten de var ve 2000 doğumlu ve hayatında yalnızca djent dinleyen bir arkadaşımız da bu yazıyı okuyor olabilir ama her kim kendine metalci diyorsa DEATH’i, Symbolic’i biliyor olmak zorundadır; gerisi fasa fiso biraz da. Hakkında söylenebilecek her şey defalarca ve hakkıyla söylendi ama ne kadar söylesek az. Chuck Schuldiner gitar çalarak bizlere lütufta bulundu ve olduğumuz noktaya gelmemizi sağlayan üç-beş müzisyenden biri olarak adını metal müzik tarihine kazıdı. Adeta görev bilinciyle, zaman zaman DEATH’i ve Chuck’ı, ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu ve neden her bahsi açıldığında -günümüzde insanlara çok antipatik gelebilecek şekilde- bir tanrıdan söz ediyormuş gibi davrandığımızı henüz DEATH ile tanışmamış olanlara anlatmamız gerek. Eh, bunun için de Chuck’ı kaybettiğimiz haftadan daha iyi bir zaman olamazdı herhalde. Haftaya da biraz işin müzik kısmını konuşuruz belki hem; bu seferki biraz semboli…Pardon.
100/100