Sombres Forêts – Royaume De Glace
Sonbaharı nihayet hissetmeye başladığımız şu günlerde tatil maceralarının, yaz aşklarının, tüketilen pek çok duygunun ve vücut sıvısının kaybını yaşayan kimi bünyeler bu kayıpların acısını özellikle havaların da serinlemesi, renklerin solması ve iş-okul trafiğinin başlaması yüzünden içerisinde bulunduğu mevsime uygun buz gibi albümler dinleyerek telafi etmeye çalışırlar. Dört mevsimin yaşanabildiği bir memlekette yaşayınca ruh halinin havaya göre değişkenlik göstermesi, hele ki ağır metallerden hoşlanan biriyseniz yaz aylarında melodikleşip kış aylarında betonarmeleşmek hepimizin zaman zaman yaşadığı bir durum.
Sululuğa hiç tahammülü olmayan, gerçek bir sonbahar albümünden bahsedeceğim bugün. Kanadalı Annatar denen zatın tek kişilik projesi olan Sombres Forets’in ikinci stüdyo albümü olan Royaume De Glace, depresyonun agresyonla birleştiği, insaniyet değil isyaniyet namına haykıran vokallerin damarları yırtan jilet görevi gören gitarlarla buluştuğu, black metalin sonbahar, misantropi, hüzün, umutsuzluk gibi olgulardan ekmek yemeğe ne kadar müsait bir tür olduğunu gözler önüne seren, baştan aşağıya kış ile özdeşleşmiş duygularla dinleyiciyi de yerden yere vuran bir albüm Buz Krallığı.
https://www.youtube.com/watch?v=4_YZxyewjvw
Atmosfere girişi sağlayan introyu saymazsak, altı şarkı ile elli dakikaya ulaşmış Annatar. Depresyon ve black metal yan yana gelince kimileri aynı riflerin bir kaç yüz kez tekrarlandığı, ağlamaya yakın uluma, baymaya müsait hırlama vokalleri ile yağmur ve orman seslerinin birleşimi bir müzik hayal ederek olduğu yere istifra ederken, Annatar bu arkadaşların elini yüzünü yıkamalarına yardım ettikten sonra A.R.O.G’da rakıyı suya karıştıran Cem Yılmaz havasıyla “bu şöyle de olabilir,” diyerek dinleyiciye hassikome çektiriyor. Albümde kendini tekrar eden neredeyse bir tane bile rif yok ve şarkı süreleri ortalama sekiz dakika olmasına rağmen herhangi bir bayma, ağırlık veya tekdüzelik durumu söz konusu değil.
Bu açıdan baktığımızda Annatar’ın yeteneklerini takdir etmemek mümkün değil. Albümdeki tüm enstrümanları çalıp vokali de üstlenen Annatar kardeşim her konuda vasatın üzerinde bir performans sergiliyor. Bir diğer takdir edilesi özellik ise bu tip işlerde alıştığımız şekilde çok iyi fikirli bir-iki parça dışında albümün kalanının doldurma olması çakallığının Royaume De Glace’de gözlemlenebilir olmaması. Ayrıca bas gitarın ve klavyenin enfes kullanımı ile o kadar çekici bir atmosfer yaratılmış ki albümün ilk saniyelerinden itibaren son notasına kadar Royaume De Glace’den başka bir şeye odaklanmak mümkün değil.
Yer yer akustik ve sakin, yer yer amfiyi açıp coşan albümde akustik kısımlar da en az sert, hızlı bölümler kadar başarılı. Daha ilk şarkıdan bu hassas dengenin başarılı kurulduğu anlaşılıyor. Orta tempo davullar, akustik bir bölüm ve Annatar’ın gırtlağı ile aralarında hususi bir mesele varmışcasına yaptığı vokaller gerçekten enfes. Özellikle L’Œil Nocturne şarkısının ortasındaki akustik bölümler ve sonundaki synthler eşliğinde Annatar’ın çığlıkları ile albümün son şarkısı olan ve tamamı akustik Solstice‘a geçiş kısmı şöyle sağlam bir tane patlatıyor.
Bazen dinlemesi zor da gelse aslında genelde ortalama insanın hayatının fon müziği olabilecek türden bir albüm Royaume De Glace. Zihninizdeki olumsuz düşünceler, ya olmazsalar, endişeler ve birikmiş tüm duyguların yansımalarını görebileceğiniz bir albüm. Takın kulaklığınızı, en yakınınızdaki parkta, ağaçlık alanda çıkın yürüyüşe. Yaprakların renk cümbüşüyle gözlerinize ziyafet çekerken Royaume De Glace ile kulaklarınıza bayram ettirin.
88/100
Quintessence’ı bu albümden daha çok severim. Kötü anlamda söylemiyorum, aksine bu albüme de verilen puana katılıyorum.
Rifflerin bokunu çıkarırcasına tekrar etmemesi, insanı baymaması Sombres Forets’in en büyük artısı bence de. Çocuk oyuncağına dönüştürülmüş bu türde kabaca ”adam akıllı” diyebileceğimiz cinsten bir oluşum. Annatar denen elemanı da belki Vindsval’i merak ettiğim kadar merak ediyorumdur. Müthiş bir müzisyen.