Kritik

Nokturnal Mortum – Істина (Verity)

Hayatımın albümlerinden biri olan, kusursuz bulduğum “Голос сталі” ile zaten kötü albümü olduğu pek söylenemeyecek kariyerinin zirvesini yapan NOKTURNAL MORTUM’un yeni bir albüm üzerinde çalıştığını açıklamasının üzerinden sanıyorum beş ya da altı yıl kadar geçti, belki de daha fazla. Bir an önce bir şeyler kaydedip piyasaya sürmeyi tercih edenlerin aksine müziğin her parçasının, her katmanının tam olarak istedikleri gibi olmasını sağlayana kadar sabreden ve bu sayede ortaya içinde gelişigüzel duran hiçbir unsur olmayan bir müzik çıkartmak istediklerine şüphe duymadığım Ukraynalı grup bu özelliği yüzünden (ya da sayesinde demeliyim aslında) “Істина”yı bizlerle ancak 2017’nin Mayıs’ında buluşturabildi.

Bu kritiğin yazıldığı günden üç gün önce piyasaya çıkan ve bu sürede 30’a yakın defa döndürdüğüm “Істина” kesinlikle beklediğim gibi bir albüm değil. “Голос сталі”yi bence o denli mükemmel yapan progresif unsurlar, hatta yer yer blues etkileşimli şarkılar “Істина”da çok, çok daha az yer buluyorlar. O albümde basları üstlenen ve bu etkileşimlerin black metal ile saçma sapan muazzamlıkta bir uyum göstermesini sağlayan Vrolok’un gruptan ayrılmasının bunda bir etkisi olduğunu düşünmek çok abes değil herhalde, ve açık konuşmak gerekirse bu albümde en çok eksikliğini hissettiğim şey de bu oldu.

Son albüm ile karşılaştırınca kadrosu grubun asıl elemanı Knjaz Varggoth ve davulcu Bairoth dışında tamamen farklılık gösteren NOKTURNAL MORTUM yalnızca eleman değiştirmekle kalmayıp, bir nevi kabuk da değiştirmiş aynı zamanda. Aylar önce açıklanan yeni logonun eskisinin daha sivri, black metalvari hatlarından sıyrılıp biraz rünleri, çoğunlukla ise ağaç dalları ve gövdelerini andıran bir yapıya kavuşması da kuşandıkları yeni kabuğun en önemli ipuçlarını bize vermiş aslında. “Істина” ile grup hiç olmadığı kadar folk, ve hiç olmadığı kadar pagan bir şekle bürünüyor.

Albümü ilk birkaç dinleyişinizde aklınızda kulağa dolanan birkaç nakarat ve kendini fazla belli eden kimi klavye pasajları haricinde pek bir şey kalmayacağından ve albümü oluşturan katmanların birer birer içine girebilmenin oldukça vakit alıcı olduğundan bahsedebilecek olsam da, öncelikle edineceğiniz ilk izlenimin çok, çok fazla yerel enstrüman kullanıldığı yönünde olacağını aktarmayı tercih edeceğim. Kimini bizzat Knjaz Varggoth’un çaldığı, kimileri için ise konuk müzisyenlerin albüm kadrosuna dahil olduğu bu enstrümanların içinde hem çeşit çeşit üflemelileri, hem yaylıları hem de daha fazlasını sayabiliriz. Ama hayır tek tek saymayacağım burada, cidden çok fazla var çünkü.

12 şarkılık “Істина” gruptan alıştığımız black metal dozunu da biraz azaltıyor denebilir. Elbette ki özünde bu müziğin ruhunu taşıyor olsa da albümün esas kimliğini örneğin Пісня Хуги’nin kimi anlarında öne çıkan hard rock gitarları, У Човні З Дурнями’da en çok belirgin hale gelerek tüm şarkıyı taşıyan synth’ler, Ніч Богів’daki harika vokalizasyonların oluşturduğu o pagan atmosferi gibi unsurlar bir araya gelerek yaratıyor: zenginlik.

“Істина”nın beklemediğim gibi bir albüm olmasının temelinde bu devasa zenginlik yatıyor. “Голос сталі” mükemmel bir albümdü tamam; ama onun mükemmelliğini yaratan birkaç unsurun alınıp kusursuzluğa ulaşana kadar yontulması idi. Şimdi ise karşımızda içerdiği unsurları alıp yaysak baştan sona birer albüm oluşturmaya yetecek denli materyal barındıran şarkılar var. Мольфа albümün henüz başından öylesine bir standart belirliyor ki tüm albümün mümkün değil o seviyenin üstünde kalamayacağını düşündürüyor; fakat peşinden gelen her şarkı da bu düşünceye bir darbe daha vuruyor. Klavyeler, sayısız yerel enstrüman, her ne kadar tonlaması çok organik olmasa da icra bakımından şov yapan davullar, ıslıkla eşlik etmeden durulamayan melodiler, kafa sallamamanın mümkün olmadığı köprüler, bağıra bağıra eşlik etmelik nakaratlar, hard rock soloları, klavyeler ve Knjaz Varggoth’un tüm bunları ayrılmaz bir bütün halinde bir arada tutan isyankar vokalleri albümün içerdiklerinden bir çırpıda toparlayabildiklerim.

Bunca elementin bir araya gelmesi albümün içine girmeyi maalesef ki oldukça zor hale getiriyor. Yukarıda da değindiğim gibi ilk birkaç döndürmede akılda çok az şeyin kaldığını fark edip, albüm bittikten sonra dinlediğiniz tüm şarkıların bir çorba gibi birbirinin içine girdiğini düşünmeniz gayet olası. Elbette ki 75 dakikalık süresiyle de “Істина” bu konuda dinleyiciye yardımcı olmayı kendisine şiar edinmiş sayılmaz pek. Birkaç dinleyişten sonra ise albümdeki her şarkının temelinde o şarkının asıl hatlarını çizen belli bir katman olduğunu fark edip, ona odaklanması gerektiğini fark ediyor insan; kafanızda her şarkı için bir şablon oluştuktan sonraki her dinleyişiniz ise, grubun o şablonun içini nasıl da bambaşka şeylerle doldurduğunu, hatta kimi zaman çizgilerin dışına taşarak dinleyiciyi nasıl şaşırttığını takip etmeye çalışmakla geçiyor.

Folk metale genel olarak black metalin üzerinde hafifçe gezdirilmiş bir sos olarak kullanılmadıkça fazla katlanamayan bir dinleyici olarak, NOKTURNAL MORTUM’un bu albümde müziğine fazlasıyla yedirdiği Ukrayna kültürünün ve müziğinin beni nasıl bu denli içine çektiğine hala pek anlam veremiyorum; ama sonuç ortada. Çok sevdiğim bir grubun dinleyicilerini tam sekiz yıl beklettikten sonra çıkarttığı albümün zerre beklediğim gibi olmayarak beni nasıl bu kadar kendine hayran bıraktığına da pek anlam veremiyorum aslına bakarsanız; ama evet işte. Hiç kendi gibi olmayıp yine de bu kadar iyi müzik yapan bir ekibe karşı hayranlık duymaktan başka bir şey yapamıyorum. “Істина”, bu yıl çıkan albümler arasında dinlediklerimin en iyisi.

95/100

a0261023298_10

Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 0 / 5. 0

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Ertuğrul Bircan Çopur

Doydum ama aç gözlülükten yiyorum.

7 thoughts on “Nokturnal Mortum – Істина (Verity)

  • Dinlerken aklımı kaçıracağım artık, çıktığından beri neredeyse başka birşey dinlemedim. Yazıdaki görüşlere tamamen katılıyorum, Verity, benim de beklediğimden çok çok farklı bir albüm. Ben, Voice Of Steel benzeri, yine farklı türlerden yoğun etkileşimlerin bulunduğu progresif bir iş yapacaklarını düşünüyordum ama neredeyse tam tersi bir yola gitmişler. Ellerinde Voice Of Steel gibi kusursuzluğu kanıtlanmış bir eser varken kendilerini bambaşka bir şekilde yeniden tanımlamalarına acayip saygı duydum. Voice Of Steel’deki seviyeyi ona hiç benzemeyen bir albümle yeniden tutturmaları falan çok büyük iş ya hala şaşkınlığım geçmedi ve bugüne kadar yaptıkları içine girmesi en zor albüm kesinlikle. Türlerarası eserler veren grupların çokluğu bu dönemin ruhuyla alakalı bir durum ama türlerüstü olabilmek Enslaved, Moonsorrow gibi kendi defalarca ispatlamış grupların bile tam olarak beceremediği bir iş ve Nokturnal Mortum şu an türler üstü bir yerde duruyor. Gerçekten bravo

    Yanıtla
  • Nvrhacı

    Çok acı çektik, çok yıprandık, yeri geldi uzaklara bakıp ağzı açmadan Varggoth’a ağza alınmayacak küfürler ettik ama sonunda geldi ya, çıktığından beri senin kadar olmasa da dinliyorum, müthiş albüm.

    Şarkılar Voice of Steel’e göre bir nebze daha kısa, progresif etkileşimler daha az ama bence Voice of Steel’e göre daha zor açılan bir albüm bu, albüme dair en çok hoşuma giden şeylerden biri de bu oldu. Nasıl olsa sonraki albüm ben 30’larımdayken gelecek, farklı şekilde olsa biraz da canım sıkılırdı açıkçası. Teker teker favori anlarımı övmek istemiyorum çünkü kendimi albüm listesini kopyala yapıştır yapıp her birine AAAAAA ÇOK İYİ yazarken bulacağım büyük ihtimalle. Eline sağlık abi.

    Yanıtla
    • Varggoth baya baya Ivar Bjornson, Akerfeldt, Sorvali ayarında bir şarkı yazarı ama Ukraynalı olduğu için ve biraz da geçmişinden ötürü acayip gözardı ediliyor

      Yanıtla
      • Nvrhacı

        Ya çok düşündüm ama bu yoruma valla öyle demekten başka ekleyebileceğim bir şey yok, haklısın.

        Yanıtla
  • Geri bildirim: Limbonic Art – Spectre Abysm – Metalperver

  • Cursebringer

    50.dinlemeden sonra Voice of Steel’ a denk en az onun kadar iyi olduğunu düşünmeye başladım. Senenin en iyilerinden

    Yanıtla
  • cotard delusion

    Alkolün etkisinden de olabilir bilemiyorum (gerçi eve giderken hariç genelde alkollü albüm dinlerim) sanırım artık iyiden iyiye gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki en iyi Nokturnal Mortum albümü. İkinci dalga black metalin belki zeitgeist mantığıyla belki de gerçekten öyle olsa da en iyi örneklerinin 90’lı yıllarda verildiğini düşünürsek bunu söylemek biraz uç noktada duruyor olabilir, umurumda değil. ”Dur lan şunu bir tekrar dinleyeyim” demişim iyi ki.

    Öte yandan kritik ve yorumlarda da geçtiği üzere Varggoth… Hümanizmin insan türü üzerindeki en hastalıklı ve gerçekçilikten uzak görüşlerden biri olduğunu düşünüyorum. Gündelik hayatında gerçekten kibar olmaya çalışan biri söylüyor bunu, ergen diye yaftalanmak istemem. Ve bu adamın geçmişte temsil etmeye ancak çalışabildiği bazı uç fikirler yüzünden Nokturnal Mortum hala çok ve hatta daha çooook konuşulmuyorsa sikmişim ben de insanlığı. Kendi doğanı reddederek nereye kadar kendini kandırarak gidebilir insanlık bilemiyorum. Varggoth’un mükemmelliyetçiliği, metalin içinde mastermind olarak geçen pek çok ismin aslında çok daha önünde, önemli olan bu. Müzik yapmak ve teknik sıçmak arasında fark var sonuçta. Bu adamın beslediği hisler ne yönde olursa olsun çok daha yüce, fazla.

    Kısacası Nokturnal Mortum şu an olması gereken yerde hiç değil.

    Yanıtla

Nvrhacı için bir cevap yazınCevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.