Kritik

Nailed to Obscurity – King Delusion

Melodik death/doom diyebileceğimiz ancak hüzün tarafı bir tık daha ağır basan bir müzik icra eden Alman grup Nailed to Obscurity, daha önceki 2 albümüne nasıl denk gelmediğime hayıflandığım bir albümle çıktı karşıma. KATATONIA, PARADISE LOST ve NOVEMBERS DOOM gibi grupları çok seven, her albümüyle giderek daha da sıradanlaştığı için beni deli etse de GHOST BRIGADE gibi grupları da yakından takip eden bir müziksever olarak daha evvel Nailed to Obscurity’ye denk gelmemiş olmam gerçekten ilginç olsa da eminim pek çok dinleyici de ilk kez denk geliyor olacak bu arkadaşlara. Grubun doğru düzgün bir promosyon çalışması veya geniş bir turnesi de olmamış bugüne kadar (Dark Tranquillity altında çıkmışlar bir) ama belki King Delusion ile bu durum tersine dönebilir.

Referans gruplardan yola çıkarak basit bir şekilde Nailed to Obscurity’yi ortalama üstü bir müzikalite içerisinde duygusal ve sert şarkılar yazan bir grup olarak tanımlayabiliriz. Ancak tabii ki bundan fazlası söz konusu. Özellikle albümün insana musallat olan melankolik ve melodik tarafı görmezden gelinemeyecek kadar kuvvetli. Doğrusu şöyle oturaklı, hem müzikal anlamda insanı sıkmayan hem de baştan sona aynı ağırlığı ve etkiyi koruyabilen bir death/doom albümü dinlemiyordum ne zamandır. Bu açıdan King Delusion’ın epey başarılı olduğunu belirtmek gerek.

56 dakika gibi uzun sayılabilecek çalma süresine rağmen bu kadar etkili olmasının ise iki sebebi var. Bunlardan ilkinin ismi Jan-Ole Lamberti ve ikincisinin ismi ise Volker Dieken. Grubun lokomotifi olan bu iki gitarist hem dinleyiciyi çok iyi yakalayan ve ruh halini dilediği gibi şekillendirebilen rifler yazma konusunda hem de birbirinden enfes sololarla kulakları şenlendirme konusunda çok başarılı işler ortaya koymuşlar. Her şarkıda akılda kalıcı birkaç bölüm muhakkak yer alıyor ve bir noktada kesinlikle kendinizi gitara eşlik ederken buluyorsunuz. Böylece bu 56 dakika boyunca vokale takılıp kalmaya veya “ya ben niye saatlerdir hep aynı şeyden biraz daha biraz daha dinleyip duruyorum,” gibi bir düşünceye kapılmaya izin vermiyorlar.

King Delusion gibi idare eder bir açılıştan sonra Protean ile yavaştan niyetini belli edenn albüm Deadening ve Memento ile iyice rayına giriyor ve 12 dakikalık Uncage My Sanity ile tepe noktasına çıkıyor. Müthiş yazılmış, müthiş icra edilmiş ve her yönüyle bir death/doom klasiği oldu benim için. Hatta albümü ilk dinleyişimde epey bir süre sonraki iki şarkıya geçemedim. Tekrar tekrar Uncage My Sanity’ye döndüm durdum.

Ennega’nın vokalleri de bu müziğe çok uygun. Derinden gelen kalın bir brutal vokale sahip Ennega hem hüzünlü anlarda hem de temponun yükseldiği bölümlerde iyi bir performans sergiliyor. Bu türü icra eden grupların genelinde görülebileceğinin aksine davul da epey çeşitli ve zaman zaman Katatonia vari işlerle albüme renk katıyor. Özellikle Protean’ın açılışında bu etkiyi görmek mümkün. Hatta yine Protean’da bir de dikkatli kulakların OPETH referansı da yakalayabileceğini belirtmiş olayım.

Sadece Uncage My Sanity sonrası gelen Devoid’e ve ilk şarkı King Delusion’a pek ısınamadım. Bunlar dışında özellikle bu yılki NOVEMBERS DOOM fiyaskosundan sonra ilaç gibi geldi Nailed to Obscurity ve doğru yapıldığı takdirde death/doom metalin ne kadar keyifli ve aynı zamanda etkili olabileceğini hatırlatmış oldu. Henüz ilk iki albümlerine bakamadım ama ilk fırsatta onlara da kulak kabartacağım. Umarım yakın zamanda isimlerini, isimlerinin işaret ettiği durumdan kurtarıp daha geniş kitlelere duyurabilirler. Kesinlikle hak ediyorlar.

84/100

a0887851342_10.jpg

Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 0 / 5. 0

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

0 thoughts on “Nailed to Obscurity – King Delusion

  • Oral

    Ben yukarıda adı geçen gruplardan ziyade Daylight Dies tadı aldım bu albümden. Onlar da uzun süredir albüm yapmadığı için o boşluğu doldurdu kendi adıma. Tarzı da çok sevdiğimden yılın en iyilerinden biri oldu şu an için.
    Bu arada Ghost Brigade’in adı geçince bir an içim sızladı, umarım tekrar birleşip albüm yaparlar.

    Yanıtla
    • İsmail Korhan Tok

      Daylight Dies’dan daha tempolu ve değişken buldum ben ama çok da derinlemesine bilmem DD’ı, o yüzden bir şey diyemiyorum.

      Ghost Brigade demeyin bana. Bu kadar potansiyeli olup da her yeni albümle daha da tırtlaşan başka bir grup bilmiyor olabilirim. Epey sinirleniyorum lafı açılınca haha.

      Yanıtla

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.