Cranial – Dark Towers, Bright Lights
Beş yılı aşkın bir süredir Almanya’da yaşadığım ve elimden (ve cüzdanımdan) geldiğince en azından kendi şehrimdeki konserlere gitmeye çalıştığım için izlediğim birçok büyük grupla birlikte epeyce bir ön grup da izleme fırsatım oldu. Avrupa turnesine çıkan gruplar kimi zaman tüm turnede kendilerine eşlik edecek bir ya da iki grup seçmeyi tercih ediyorlar; ama bazıları da her ülkede o ülkeden bir grup seçip daha fazla hevesli genci piyasaya tanıtmaya çalışıyorlar. Hal böyle olunca en çok Alman gruplarına maruz kaldığımı söyleyebilirim ön gruplar olarak son birkaç yıl içinde. Genelde atmosferik black ve thrash metalin kalesi olarak bilinse de diğer metal türlerinin de gittikçe değer kazanmaya başladığı ülkeden bugün konuk ettiğim CRANIAL ise bir terslik olmazsa Haziran sonlarında izleme şansı edineceğim taze bir sludge grubu.
İlk uzun süreli albümü “Dark Towers, Bright Lights”ı 2017’nin Şubat ayında piyasaya süren grup, sludge metalin biraz atmosferik olarak zenginleştirilmiş bir halini bize gösteriyor aslında. Kimi (oldukça karanlık) elektronik efektler ve sample’ların yardımıyla post-metal işlerine de göz kırpan albümün tüm şarkıları uzun sürelerinin büyük çoğunluğunda enstrümantal bir karakter taşıyor; vokaller çok nadir olarak girip bir şeyler ekliyor. İşin güzel tarafı ise CRANIAL’ın bu post işlerinin yarattığı atmosfere fazla bel bağlamayıp yaldır yaldır metal yapıyor olması.
Kimileri için (ben) sludge metali çok çekici, kimileri için ise iç bayıcı kılan tekrarla dolu o devasa gitar kütleleri CRANIAL müziğinin odağında oturuyor. Davulların insanın böğrüne doğru vuran kuvveti, riflerin dağdan yuvarlanan koca bir kaya gibi sağı solu yıkarak hedefine ulaşan ağırlığı ve zillerin bu kayanın her bir yeri devirişindeki yansımalarıyla CRANIAL kimi zaman üzerine black metal suları bile sıçratarak dinleyiciyi yıkmayı başarıyor.
Basın biraz daha ön plana çıkıp o ana kadar gördüklerimize nazaran beklenmedik bir çıkış yapmasıyla ikinci şarkı Towers albümün bir nevi parlayan yıldızı oluyor. Temponun iyice düşmesiyle sludge’ın özündeki doom metal atmosferi bu şarkının orta kısımlarında iyiden iyiye belirginleşiyor, sonlarına doğru ise gitarlar iyiden iyiye ağırlaşıp her vuruşta insanın ense köküne bir yumruk gibi inip zorla kafa sallatıyor sanki.
Kısa süreli post-metal pasajları, adeta fiziksel olarak can yakıcı devasa sludge darbeleri, ruh ezici doom atmosferi ve nadir de olsa ambient gerginlikler arasında büyük bir ustalıkla geziniyor CRANIAL. Özellikle gücünü bu denli her elementinin bir arada dinleyiciye bir baskı kurup onu yormasından alan sludge gibi bir türde CRANIAL’ın başardığı gibi grubun birbiriyle kusursuza yakın bir uyum içinde olması müziğin kuvvetini şüphesiz birkaç kat arttırıyor. Dinlememiş ve fikir sahibi olmak isteyenler için CRANIAL müziğini benzetecek başka gruplar arıyor; fakat açıkçası bulmakta zorlanıyorum. Kimi anlarda CROWBAR’ı aklıma getirdiği oluyor “Dark Towers, Bright Lights”ın ama işin toplamını ve grubu çevreleyen atmosferi de göz önüne alıp bakınca sanıyorum en yakın yapabileceğim benzetme CULT OF LUNA olacak; ki onlardan bile farklı yaptığı birçok şey var CRANIAL’ın.
Beklemediğim bir anda karşıma çıkıp beni çok etkileyen ve açıkçası her dinlemede üzerime yaptığı baskıyla oldukça yoran bir albüm “Dark Towers, Bright Lights” ve buna rağmen günde birkaç defa dinlemekten kendimi alamıyorum açıkçası. Ufak mazoşist eğilimleriniz ve yüksek bir yoğun müziğe dayanma eşiğiniz varsa sizin de kendinizi benzer bir yerde bulmanız epeyce olası.
86/100