Bathsheba – Servus
Belçika’lı Bathsheba’nın geçtiğimiz Şubat ayında yayınladığı ilk albümü Servus, bir süredir aklımda olan ve birkaç defa farklı girişlerle kritiğine başlayıp başlayıp sonra aniden yazmaktan vazgeçmeme sebep olan bir albüm oldu. Çünkü bir yanım müzikten bahsetmek isterken bir yanım sürekli karanlık hikayelere, kötücül efsanelere ve korku dünyasına dalmak ve sadece bunları konuşmak istiyor.
Tahmin edebileceğiniz üzere Bathsheba okült, ezoterik bir müzik icra ediyor. Doom metal sınırları içerisinde kabul edebilecek müziği yer yer sludge, yer yer black metal ve bolca delilik ihtiva ediyor.
Kabuslara girebilecek derecede ürkütücü bir vokal performansı sergileyen Michelle Nocon (DEATH PENALTY)’un karakteri müthiş yansıtan kusursuz sesi Bathsheba’nın en büyük silahı. Dilediği her şekilde vokal yapabilen ve genel performansı itibariyle korkunç bir bataklık cadısı imgesi yaratan Michelle’e hayran olmamak pek mümkün değil. Genelde doom metalde kadın vokali pek sevmem ve SubRosa filan gibi melez istisnalar dışında da bu müziğe pek yakıştıramayan bir dinleyici olarak Michelle’in insana musallat olan bu hallerine bayıldığımı söyleyebilirim rahatlıkla.
Unutulmaz Omen serisine selam çakan birkaç saniye ile birlikte başlayan albüm genellikle düşük tempoda seyretmesine karşın doğru zamanlardaki doğru hamlelerle sıkıcı ve tekdüze olmaktan sıyrılıyor. Dwight Goozen’ın enfes solosuyla önce çıkan Manifest ve BLACK SABBATH, CATHEDRAL ve daha nicelerini hatırlatan Demon 13 albümün ağır toplarından bazıları. Gerçi zaten 6 şarkı var ve ben en az 4 tanesine ölüp bitiyorum ama işte siz anladınız.
Aslında biraz da başka şeylerden söz edeyim diyorum ama ne tarafa dönsem yine Michelle’in vokallerinde buluyorum kendimi. Örneğin yüksek tempoyla açılan ve dikkatli kulakların üstün insan IHSAHN’dan da bir şeyler bulabileceği Ain Soph’u ele alalım. Michelle’in bu şarkıdaki performansı ve özellikle “Deliver us,” ve “Take the torch, let’s burn” sözlerindeki gözü dönmüş hali yüzünden kolaylıkla delirebilirim. Bazı gizli müritlerin karanlık, üstün ve kontrol edilmesi mümkün olmayan bir gücü yıllar süren uykusundan uyandırması filan gibi hasta ruh işlerle haşır neşir şarkının hali hazırdaki yoğun atmosferi Michelle’in aşırı adanmış vokalleri ile manyakça bir noktaya geliyor. Bir de bunun üzerine saksafon (evet) soloları filan girince bu çarpık ayini tüm detaylarıyla birlikte gözünüzün önüne getirebilmeniz işten bile olmuyor.
“And by the virtue of the Highest One
I command Thee
To perfect the Creation
Make me myself again
Universe tremble again
You who is worthy of all praise”
Son mezarın da üzerini kapamış, kazmasını sırtına atmış, küçük gaz lambasının ışığında mezarlığını ve sakinlerini uykunun kollarına bırakarak kendi kabuslarına geri dönmek üzere sislerin içinde ağır aksak yürüyen bir mezarcının adımlarını hissettiren I at the End of Everything, sözleriyle olayı daha da fantastik bir noktaya getirip albüm boyunca oraya buraya serpiştirilen din temasını iyice ortaya çıkararak harika bir kapanış gerçekleştiriyor ve yine Damien Thorn’un unutulmaz repliklerinden bazılarıyla finale bağlanıyor.
Servus uzun süredir dinlediğim en yoğun, en ürkütücü ve bu bağlamda en keyif veren albümlerden biri. İster Omen filmlerini düşünerek dinleyip bu müthiş korku serisini yeniden hatırlayın, ister tamamen Michelle’in mükemmel vokallerinin hipnotize edici etkisiyle uyuşarak hayaller alemine dalın ya da dilerseniz tamamen müziğe odaklanıp kendinize iyi bir doom metal ziyafeti çekin. Kısaca nasıl tüketirseniz tüketin, bir şekilde Servus’u dinleyin.
85/100
Daha önce grubun metal-archives profiline hiç girmemiştim, yeni albüm filan bir şeyler var mı diye bakarken grubun bu albümü çıkardıktan 1 yıl sonra dağıldığını öğrendim az önce. Fena halde yıkıldım gerçekten. Michelle hanımefendi gibi delirmek üzereyim şu an.
Sorma ya. Üf neler gelecek daha kim bilir derken pat diye dağıldılar. Saçmalık.
Büyük terbiyesizlik ya caps lock açıp küfürler yazmamak için zor duruyorum. Yine ter kokulu, sakallı ve uğursuz elemanlara kaldık hahahahs. Şimdi ölene kadar bu albümden daha iyi albüm yapma ihtimallerini düşünüp kafayı yiyeceğim.