Thy Worshiper – Klechdy
THY WORSHIPER uzun zaman sonra ilk duyuşta aşk yaşadığım ilk grup oldu. Polonya’da kurulup şu sıralar İrlanda’da devam etmekte olan grup, basit bir ifadeyle pagan metal yapıyor; ama bu basit yaklaşımdan biraz çıkıp tane tane inceleyince muazzam zenginlikte işlere imza atıyor. “Klechdy” grubun kariyerindeki dördüncü uzunçalar aslında; ama benim adlarını ilk duyuşum bu albüm sayesinde oldu ve diğer albümleri de henüz dinleme fırsatım olmadığından, grupla ilgili fikirlerim tamamen “Klechdy” üzerinden gidecek.
Ağır bir tempoda adeta ambient bir atmosferin içindeki baslarla açılan albüm, kadın vokalist Anna Malarz’ın devreye girmesiyle beraber eteğindeki taşları dökmeye başlıyor. Zaman zaman Diamanda Galas’ı da anımsatan vokalleriyle Malarz grubun yapmak istediği müziğe uyum sağlayıp THY WORSHIPER’a şamanik bir hava katmakta harika bir iş çıkartıyor. Albüm kapağına ilk baktığınızda bile duyumsayabileceğiniz bu orta çağ pagan havasını müziğin hemen her saniyesinde de koklamak mümkün.
İrlanda’nın göz alabildiğine uzanan çayırlarının grubun müziğini nasıl etkilediğini de görmek gayet mümkün. Hiçbir zaman dinleyiciyi kısıtlamayan, aksine gitarların black metal tremololarına girdiği anlarda dahi hep belli bir açıklık ve aydınlık hissi yaratan “Klechdy”, çok karanlık temaların işlendiği şarkılarında dahi hiçbir zaman bir siyahlığa boğmuyor; hep tıpkı kapaktaki gibi bulutlu bir hava altında dehşetin tüm çıplaklığıyla önünüze serildiğini hissedebiliyorsunuz. Albümün getirdiği gündüz gözüyle icra edilen ayinlerin baş rolünde ise yine Anna Malarz’ın adeta cadısal vokali ve Bartosz Maruszak’un tribal davulları var.
Albümü baştan sona dinleyince müziğe kendini kaptırmamak oldukça zor. Nispeten daha “folk” kısımlar ile her şeyin sertleşip death ve black metalden esintiler sunduğu anların dengesi oldukça iyi sağlanmış ve bestelerin usta ellerden çıkması sayesinde bu iki uç arasındaki geçişleri fark etmek dahi zorlaşıyor bazen. Bazen akla NEGURĂ BUNGET’i getirecek kadar “post”laşan pasajlar veya zaman zaman avangarda kaçan segmentler de müziğin bir yerlerde sıkışıp kalmasını engelliyor.
Nispeten oldukça jenerik olan brutal vokallerin azınlıkta, müziğin ruhuna çok daha fazla uyum sağladığını düşündüğüm kadın vokallerin yoğunlukta kullanılması da bence çok doğru bir karar olmuş. İki disklik albümü 80 dakikalık bir ayin gibi düşünmek bence yanlış bir yaklaşım olmaz örneğin: kadın vokaller ayini yöneten şamanı, yerel enstrümanlar ve ambient pasajlar farklı adımları, brutal vokaller ise ayin sırasında ortaya çıkan veya müdahil olan kötü ruhları, iblisleri temsil etmek açısından biçilmiş kaftan.
Yerel enstrümanlar demişken, albümde Didgeridoo, Djembe, Churinga ve darbuka gibi enstrümanlara rastlamak mümkün ve işin ilginç tarafı bunların hepsini aynı arkadaş, Tomasz “Grabaż” Grzesik çalıyormuş. Hayatını ilginçliklere adamış Tomasz’a buradan sevgilerimi gönderiyorum.
THY WORSHIPER ekstrem metalinde ilginçliği biraz da olsun seven herkesi etkisi altına almayı rahatça başaracak bir grup diye düşünüyorum. Pagan metali, folk müzikleri seviyorsanız; WARDRUNA ya da SKUGGSJÁ’nın o mistik ayinsel havası ilginizi çekiyorsa zaten üzerine atlamanız gereken bir albüm var karşınızda. Adının Amerikan İngilizcesi ile yazılması ve dolayısıyla gereğinden az P içermesiyle beni biraz sinir etmesi dışında grupla ilgili şikayet edebileceğim şey sayısı gerçekten çok az. Bence bir şans verin, çok seveceğiniz yeni bir grubunuz olabilir.
82/100
Not: Albümün tamamını grubun Youtube sayfasından iki parça halinde (ilk disk, ikinci disk) ya da bandcamp sayfasından dinleyebilir, dilerseniz satın alabilirsiniz.
Düzenleme: Daha önce burada kadın vokallerden Monika Lubas‘ın sorumlu olduğu şeklinde yanlış bir bilgi vardı, gruptan Dariusz Kubala iletişime geçerek nazikçe hatamı düzeltti sağ olsun. Albüm kaydında yer alan Anna Malarz daha sonra gruptan ayrılmış ve albüm turnesinde Lubas yer almış.