Hour of Penance – Cast the First Stone
Başta black ve death/black metal temsilcileri olmak üzere metal gruplarının şarkı sözlerinde din karşıtı bir duruş okumak gayet alışılageldik bir durum ve yeni bir şey bile değil aslına bakarsanız. Onyıllardır süregelen bir “gelenek” adeta. İşin ilginç olan tarafı ise bu din karşıtlığının aslında çoğu zaman din değil de Hristiyanlık karşıtlığı olarak vücut buluyor olması. Elbette ki en yaygın din olan Hristiyanlığın tüm bu nefretten aslan payını alması normal diye düşünülebilir; fakat inanan sayısı olarak ondan çok da aşağı kalmayan İslamın çok da fazla ateş altında kalmaması nasıl açıklanabilir, hele ki günümüzde dünya çapında terör saldırılarında Müslüman ekstremistlerin katkısı oldukça yüksekken? Elbette ki her inancın ekstremistleri mevcut; ama İslam tarafından inançlarına olan saldırılara gelen tepkilerin Hristiyanların tepkilerine nazaran çok daha sert olmasından dolayı mı İslam metal müzisyenleri tarafından biraz es geçiliyor? Yoksa metal gruplarının çoğunlukla Hristiyan çoğunluklu ülkelerden çıktığı ve dolayısıyla kendi çevrelerinde gördüklerine tepki verdikleri gibi basit bir sebebi mi var?
Yazıya biraz beyin fırtınası şeklinde başlamamın sebebi “Cast the First Stone”un teması. Haçlı seferleri gibi çağrışımlar yapan kapağından da tahmin edebileceğiniz üzere HOUR OF PENANCE doğu ile batı arasındaki yüzyıllardır süren çekişmeleri konu edinmiş bu defa. Bunu yaparken İslamcı ekstremistlere de Bataclan ve diğer saldırılar üzerinden güzelce giydirmeyi eksik etmemiş.
Kendi fikirlerimi yazıya katarak tartışılacak bir ortam yaratmak istemediğimden müziğin kendisine odaklanacağım daha fazla. Müzikleri pislik içinde yüzenler dışında çok fazla death metal dinlemiyor olmamın başlıca sebebi, son yıllarda death metalin kendi içinde benim sevmediğim iki ana kola ayrılmış olması. Bir yanda müziklerine herhangi bir duygu katmadan güya teknik death metali tamamen bir enstrüman mastürbasyonu haline getirenler, diğer yanda ise kendilerini brütal olmaya adamış, sadece çok fazla aşırı sert müzik yaparak konserlerine dinleyici çekip para kazanabileceğine inanan gruplar var. Burada isim verip rencide etmek istemediğim (ahah) bunca grubun arasında HOUR OF PENANCE’ın bir nevi kendini öne çıkartabilmesinin en önemli sebebi bu iki kolu zorla çekip ortada bir yerde buluşturmayı başarıyor olmaları. Adeta teknikse teknik, sertlikse sertlik mottosuyla müziklerini asla basitleştirmeden paldır küldür yardırıyorlar ve umarım ki bana katılırsınız, bu baya süper bir şey.
“Cast the First Stone” da buna bir istisna değil. XXI Century Imperial Crusade adlı rif fırtınası müthiş bir şarkıyla açılan albüm, 35 dakikalık süresini tempoyu kimi gitar soloları dışında hiç bozmadan ağzımızın ortasına ortasına vurarak tamamlıyor. Özellikle gruba 2015’te katılmış Davide “BrutalDave” Billia davullarda öylesine bir performans sergiliyor ki ben bazen dinlerken yoruluyorum. Önceki albümlerinde olduğu gibi müziğin asla önüne geçmeyen incecik senfonik dokunuşlar da şarkılara fazladan keyifli bir tat katıyor.
Melodik yönden de biraz kendini geliştirmiş diyebiliriz HOUR OF PENANCE için. Kesinlikle melodik death metal tarafına kaydıkları anlamına gelmesin bu; zira katiyen öyle bir şey yok. Sadece sanki biraz daha dinlemeyi kolaylaştıracak, geçen paragraftaki benzetmeye devam edecek olursam ağzımıza ağzımıza yediğimiz o darbeleri biraz daha keyifli hale getirmeyi amaçlamışlar diyebiliriz sanki. Bunun sonucu olarak, brutal death metal gibi bir türde bu tabiri kullanacağımı düşünmezdim ama, sanki biraz daha olgun tınlıyor her şey eskisine göre.
Netice olarak “Cast the First Stone” çok iyi bir albüm. Dediğim gibi teknikalite ve sertlik arasındaki dengeyi çok iyi kurdukları; ama gruptan alışılageldik heyecanın biraz yerini olgunlaşmaya bırakmasıyla belki bazı dinleyicilerin biraz canını sıkabilecek bir kayıt. Fazla bir akılda kalıcık beklemeden, yarım saatlik profesyonel bir dayak arıyorsanız bence bu yılın bu tanımlara uyan ilk iyi albümü erkenden geldi bile.
82/100