Ashenspire – Speak Not of the Laudanum Quandary
Bazen bir albümle ya da grupla ilgili bir şeyler anlatmayı çok istiyorum; ama İngilizce bir tabiri çirkince direkt olarak çevirecek olursam odada o kadar büyük bir fil oluyor ki ondan bahsetmeden başka şeyler konuşmak ancak absürt olabiliyor. Daha önce CALADAN BROOD’dan bahsederken SUMMONING’e olan benzerliklerinin (yalnızca benzerlik demek yeterli değil aslında, zira kendileri bir SUMMONING’e tapınma grubu olduklarını belirtiyorlardı her yerde) mutlaka kötü olarak algılanmaması gerektiğini, müziğin iyi olması için illa ki orijinal olması gerekmediğini iddia etmiştim. Nereye varacağımı anlamışsınızdır; ASHENSPIRE dinlerken son yıllarda çok iyi albümlere imza atmış bir diğer grubun akla düşmemesi imkansız. Örneğin Mariners at Perdition’s Lighthouse şarkısına bir göz atalım.
Eğer ki çok sevdiğim ve çok övgüyle bahsettiğim A FOREST OF STARS’ın herhangi bir albümünü (ama özellikle “A Shadowplay of Yesterdays” ya da “Beware the Sword You Cannot See”yi) dinlediyseniz, aradaki benzerliğin herhangi bir tesadüfle açıklanamayacak seviyede olduğunu görebilirsiniz. Elbette ki tesadüf de değil zaten; ASHENSPIRE kendileri de bandcamp sayfalarında A FOREST OF STARS’ı büyük ilham kaynaklarından biri olarak göstermiş. Peki daha önce bunun bir problem olmadığını, yapılan müziğin iyi olması için çok bir yenilik getirmesi gerekmediğini savunan biri olarak neden bundan mızmızlanır gibi bahsediyorum iki paragraftır?
Cevap basit: ASHENSPIRE’ın müziği ortadaki bariz aynılığı makul gösterecek kadar iyi değil. A FOREST OF STARS’ın son dönemlerdeki en çok öne çıkan unsuru olan hikaye anlatıcılığı görevini burada aynı zamanda davullardan da sorumlu Alasdair Dunn üstlenmiş ve itiraf etmem gerekiyor ki çok da iyi bir iş çıkartmış; fakat Speak Not of the Laudanum Quandary’yi dinlerken onun vokali ve James Johnson’ın iyi yazılmış ve icra edilmiş olmasına rağmen bazen göze sokulduğunu düşündürecek denli fazla kullanılmış kemanı dışında hiçbir şey yeterince iyi değil.
İngiliz kolonizasyonundan, bu süreçteki haksızlıklardan ve vahşetten beslenen konsept İskoç ASHENSPIRE’ı en azından bu yönden benzerlerinden ayırmayı ve farklı bir yerde konumlandırmayı başarıyor. Zaten tarz olarak fazlasıyla “İngiliz” olan bu vokal ve beste yapılarının da konsepte güzel bir uyum sağladığını ve istenen etkinin yaratılabildiğini söyleyebiliriz. Bunu yanında maalesef ki keman dışında geri kalan enstrümanlar yardımcı oyuncu rolüne dahi çıkamayacak kadar akılda kalıcılıktan uzaklar. Bu da sanki grubun müzikten ziyade etrafına örmeye çalıştıkları hikayeye odaklanmayı seçtiğini gösteriyor. Müzikal dengeyi A FOREST OF STARS kadar iyi ayarlayamayıp, daha avangard sularda kalıyor ASHENSPIRE. Bu da ciddi konulardan bahsederek yükselttikleri kredibilite beklentisinin yeterince karşılanamamasına sebep oluyor.
Çok da uzatmaya gerek yok aslında. A FOREST OF STARS’ı çok seviyorsanız ve onlardan yeni bir şeyler beklerken aşırı heyecanlıysanız ASHENSPIRE bir süreliğine susuzluğunuzu giderecektir. Eğer ki bu durumda değilseniz ise bu işin orijinalini yapan grubun henüz dinlemediğiniz albümlerini dinlemek çok daha faydalı bir iş olacak. Ben bir sonraki albümlerini merakla bekliyor olacağım açıkçası ASHENSPIRE’ın; kendilerinden bir şeyler katıp farklılaşmaya mı çalışacaklar, yoksa yalnızca taklit kalitelerini mi yükseltmeye çalışacaklar göreceğiz.
71/100