Martröð – Transmutation of Wounds
Eğer ki yeni dalga black metalini takip ediyorsanız (post-metal yahut shoegaze etkili gruplar silsilesinden değil de işin daha dezonant yönünü temsil eden gruplardan bahsediyorum) MARTRÖÐ kadrosunun bu türün daha yer altı kabul edilebilecek grupların en iyilerinin elemanlarından oluştuğunu fark edebilirsiniz. İlk gördüğümde şaka zannettiğim MARTRÖÐ dizilişi ve çaldıkları gruplardan bazıları şu şekilde:
Bas: D. G. (Misþyrming, Naðra, Skáphe)
Gitar: H. V Lyngdal (Wormlust)
Gitar: A. P. (Chaos Moon, Skáphe)
Gitar: Wrest (Leviathan)
Davul: Thorns (Blut aus Nord)
Vokal: MkM (Antaeus)
Yukarıda adı geçen grupların her birinin ayrı ayrı hastası olan bir insan olarak böyle bir kadro görünce MARTRÖÐ’den beklentilerim karşımdaki yalnız iki şarkılık “Transmutation of Wounds” EP’si için bile çok aşırı yüksekti. İşi benim için iyice ilginç hale getiren ise, tüm bu elemanların ortak özellik olarak black metal icra ediyor olsalar da, aslında bu tür müziği çok farklı şekillerde ele alan kültürlerden geliyor olmasıydı. Zira söz gelimi MISÞYRMING’in işi adeta sanatsal bir kasvete döken black metali ile LEVIATHAN’ın dinleyiciyi karanlık dehlizlere sürüklediği, ya da ANTAEUS’un katıksız şeytaniliği ile beslediği black metali arasında işin içindeki kulaklar için dağlar kadar fark olduğu bir gerçek.
Peki “Transmutation of Wounds” bu beklentiler dağını karşılamaya yetecek bir albüm mü, ona gelelim. Sanıyorum bu tek bir cevabı olan bir soru değil; zira hem çok iyi, kimi zaman ise bu müzisyenler için vasat denilebilecek nokta var MARTRÖÐ’ün ilk eserinde. Her şeyden önce toplamda 16 dakikayı ancak aşabilen iki şarkı var karşımızda yalnızca. Oldukça tedirgin edici ve manzarayı çizmede başarılı olduğunu inkar edemeyeceğim hafif bozulmuş seslerle bize ulaştırılan borazan sesleriyle açılan EP’nin iki dakikasını da bu şekilde kaybediyoruz. Yani toplamda 14 dakikalık bir müzik var bu altı adet çok yaratıcı insandan.
İşi miktar değil, kalite ile değerlendirmek gerekiyor elbette. İşin müzikal yanına bakınca tam da beklendiği üzere bolca pislikle karşılaşıyoruz. İnsanın dinleme içgüdülerinin tam tersine giden melodiler, 14 dakikanın hemen birine sinmiş atonallik, az biraz kirli prodüksiyon ve bunun getirdiği adeta toprak altından geliyormuş hissi veren vokaller; ve bunların monoton bir havaya sıkışıp kalmasını engelleyecek kadar değişen tempo “Transmutation of Wounds”u türün meraklısına fazlasıyla ilgi çekici kılmaya yetiyor da artıyor bile. Black metalin farklı temsilleri neden hepsinin aynı tür altında anıldığına şüphe bırakmayacak şekilde birer lego parçası gibi tamamlıyorlar birbirlerini. Her şey yerli yerine oturuyor nihayetinde ve adeta adı geçen tüm grupların parçaları ihtimalsiz bir ahenk oluşturacak şekilde aynı anda çalıyormuş gibi dinletiyor kendini.
Bu kadar övdün, beklentilerini karşılamayan taraf ne diye soruyor olabilirsiniz bu noktada. Şöyle ki; belki ben fazla doyumsuzum ama, çok sevdiğim çok fazla albüme, şarkıya imza atmış bu adamların bir araya gelince bir araya gelen parçaların toplamından daha büyük bir şeye imza atacağı beklentisi vardı içimde. MARTRÖÐ’ün ilk EP’si, bu büyük müzisyenlerin kendi gruplarında yaptıkları şeylerin bir arada nasıl yürüyeceğini denedikleri bir platform olmuş benim gözümde. Evet, çok iyi yürümüş ve eminim kendileri de bu sonuçtan memnunlardır; ama bu albümde yeni bir şeyler olmadığı gerçeğini değiştirmiyor.
Sonuç olarak “Transmutation of Wounds” kısa süresine rağmen çok, çok iyi iki şarkı barındırıyor, ve yılın en iyileri arasına sokmamamın tek sebebi de bu kısa süresiydi. Eminim ki MARTRÖÐ bir proje olarak devam ederse (ki kanımca kesinlikle etmeli) müziğine daha önce duymadığımız şeyler de katacak ve nasıl elemanlarının diğer grupları black metali az (veya BLUT AUS NORD örneğinde olduğu gibi çok!) da olsa değiştirdiyse, aynı şekilde değiştirecek. Black metal sevenlerin kesinlikle atlamaması gereken bir eser, ve takipte kalınması gereken bir proje.
88/100
Not: Albümü grubun bandcamp sayfasından ücretsiz ya da istediğiniz bir ücret karşılığında yüksek kaliteli olarak edinebilirsiniz.
Kadro, türe azıcık hakim olan herkese ”bir yanlışlık var” dedirtir. Çılgınca. 95/100 benim için. Asıl bu adamların kendi aralarındaki iletişimi çok merak ediyorum ben. Her birinin müziklerinin kendi karanlığı var, her biri öyle yada böyle bu müzikte bir ağır abi.