Scum – Garden of Shadows
Etikette 2016 yazdığına bakmayın. Birazdan aslında 1990’lardan bir albüme göz atacağız birlikte. Finlandiyalı death metal grubu SCUM, 1990’ların ortasında hiç de fena olmayan; fakat o dönemin İskandinav metal dünyası içinde kendini özel olarak konumlandırmayı başaramayan iki albüme imza atmıştı. Üçüncü albümü “Garden of Shadows”u da 1996 yılında kaydeden grup, o dönem birlikte çalıştıkları Black Mark Production’a kayıtları gönderip beklemeye koyulduktan sonra maalesef ki kendilerine bir muhatap bulamamıştı.
Black Mark Production’ın o dönemki yoğunluğundan mıdır bilinmez, pek çok grubun benzer sorunlar yaşadığıyla ilgili bilgiler bulabilirsiniz biraz araştırmayla; fakat konudan sapmayalım. Başka problemlerin yanında bir de albümleriyle ilgili hiçbir geri dönüş alamamanın etkisiyle SCUM, o dönem dağılarak faaliyetlerine son vermişti. Aynı zamanda ellerindeki master kopyanın da kaybolmasıyla beraber “Garden of Shadows”un akıbeti epey bilinmezlere doğru kayıyordu.
Aradan neredeyse 20 yıl geçtikten sonra grup elemanlarının bir arkadaşlarının evinden çıkan master kayıt, favori plak şirketlerimden biri olan Finli Blood Music’in ilgisine nail olunca 1996’da kaydedilmiş; fakat bir daha gün yüzü görmemiş “Garden of Shadows” ikinci bir şans bulmuş oldu, ve Kasım 2016’da piyasaya sürüldü.
AMORPHIS yahut erken dönem PARADISE LOST’un melodik gitar oyunlu death metali çizgisinde bir müzik yapan SCUM, 1990’lar İskandinavyasının müzikal olarak ne derece zenginliklerle dolup taştığının bir göstergesi daha. Efsanevi “Draconian Times” kadar gotiğe kaçmasa da, “Garden of Shadows”da benzer tonlarla ve benzer melodik yapılarla bezeli bir atmosferden bahsedebiliriz. Bilhassa riflerin fazlasıyla melodik çizgide gitmesi, vokallerin brutal vokal ile düz konuşma arasında gidip gelen icrası iki grup arasında epeyce benzerlik çizmek için yeterli oluyor.
Grup çok kısa aralıklarla üç albüm kaydetmesine rağmen müzikal olarak “Garden of Shadows”ta oldukça olgun bir çizgiye ulaşmış gözüküyor. Özellikle albümdeki favori şarkım olan Mountain of the Hawks’ın aynı anda hem insanın çenesini sıktıracak kadar pislik, hem de alabildiğine melodik gitarları ve gittikçe epikleşen kapanışı, bu kısa aralıklara rağmen grubun işini ciddiye alarak yaptığının kanıtı gibi.
Adının neden SCUM olduğuna katiyen anlam veremediğim grup (ya hardcore/grindcore, ya da apaçık punk bir müzik beklentisi yaratıyor zira) şarkı sözlerinde ciddi konulara değinmeyip fantastik edebiyat çizgisinde ilerliyor. Açıkçası grubun müziği dışında hiçbir elementinin ön planda olduğundan bahsedemeyiz. Tabii ki bunda grubun aslında 20 yıl önce dağıldığının ve elemanlarının artık pek bir imaj derdinde olmadığının da etkisi olduğunu yadsımak mümkün değil. Her ne olursa olsun, “Garden of Shadows” müziğine odaklanmanın yeterli olduğu bir albüm zaten, fazlasına gerek bırakmıyor.
“Garden of Shadows” 1996’da piyasaya çıkmış olsaydı ne denli bir etki yaratabilirdi açıkçası çok emin değilim. Adı şimdikine nazaran (neredeyse hiç) daha fazla anılan bir grup olurdu orası kesin; ama death metalin bahsettiğim ayağından yürüyüp de ismini metal tarihine yazdırabilen TIAMAT kadar kendini büyütebilir miydi, bilemiyorum. Albümü çok sevip defalarca dinlememe rağmen, “Garden of Shadows”un bir hit parça eksiği çektiği kesin mesela. Yine de Black Mark Records’ın vaktinde SCUM’a bir haksızlık yaptığı apaçık ortada. Şu an bize düşen Blood Music’e bize 20 yıl öncesinden bu kara mücevheri bulup çıkarttığı için teşekkür etmek. Kendilerinin Bandcamp sayfasından istediğiniz kadar ücret ödeyerek (ya da ödemeyerek) albümü yüksek kalitede indirebilir, dinleyebilirsiniz.
83/100