Moonsorrow – Jumalten Aika
Evet etrafta folk/pagan/black metal yapan epeyce bir grup var, orasına şüphe yok. Hatta artık yalnızca Kuzey Avrupa’dan değil Britanya’dan, Kuzey Amerika’dan da bu işi hakkıyla yapan gruplar çıkıyor ve sayıları da gittikçe artıyor. Gelgelelim, MOONSORROW bir şekilde bunların tamamından ayrı bir yerde konumlanmayı başarıyor. Tam olarak bu farkı yaratan ne bilmiyorum; ama bu Finli arkadaşların bir şeyleri diğer tüm benzerlerinden daha iyi yaptığı kesin.
Daha önce yine bu satırlarda ağırladığım “Varjoina kuljemme kuolleiden maassa”nın üzerinden tam beş yıl geçmiş. Kesin bir tükenmişliği, yok oluşu resmeden o albüm ve ondan önceki “Viides Luku: Hävitetty” gibi devasa bir eserden sonra, “Jumalten Aika”da MOONSORROW o sonsuz gibi gözüken karanlıktan biraz biraz dışarı tırmanıyor gibi bir görüntü veriyor. Yine albüm içindeki toplam ağırlığı çok fazla olmasa da, Verisäkeet’ten beri ilk defa folk elementleri tekrar gün yüzüne çıkıyor. Belki biraz ileriye giderek; folk, pagan ve black metal elementleri arasındaki dengeyi en iyi kurdukları albüm olarak da “Jumalten Aika”yı göstereceğim hatta. Adını yıllardır mahlasım olarak kullanacak denli çok sevdiğim ve biraz da duygusal sebeplerden ötürü muhtemelen ebediyen favori MOONSORROW albümüm olarak kalacak “Hävitetty”den dahi bu alanda ileride görüyorum Tanrılar Çağı’nı.
Gruptan alışık olduğumuz üzere yine çok uzun şarkılardan ibaret bir albüm var elimizde. Grubun “yıllardır yaptığımız en kısa şarkı” olarak tanımladığı, yalnızca yedi dakikalık Suden Tunti haricindeki şarkılar onar dakikanın epey üzerinde seyrediyorlar. Ve gerçekten de Suden Tunti, geçmiş albümlerdeki geçiş ve giriş şarkılarını hariç tutarsak grubun 2001 tarihli ilk uzunçaları “Suden Uni”den beri yaptığı en kısa şarkı. Sanırım MOONSORROW’un aşırı uzun şarkılarına o kadar alışmışım ki, dinlerken sanki üç-dört dakikada bitiyor gibi geliyor genelde.
MOONSORROW “Jumalten Aika” ile belki de en önde gelen grubu olduğu türü de, kendisini de yeniden keşfetmek gibi bir çaba içerisinde değil. Albümden albüme yaptıkları ufak tefek eklemeler-çıkarımlar kayda değer şeyler değil şu noktada. Halen bu kadar muazzam bir grup olmalarının altında yatan da zaten sürekli bir arayış içinde olmaları değil; iyi oldukları noktaların farkında olup bunların üzerine gitmeleri, muazzam bestecilik başarıları ile detaylara ve devamlılığa olan dikkatleri. Örneğin aynı zamanda grubun çektiği ilk klibe sahip olma ünvanını da taşıyan Suden Tunti’nin sonuna yaklaşırken, şarkının ortalarına dek sürekli devam eden ana melodiye, sertleşmiş gitarlardan öylesine güzel bir dönüş var ki, dinlerken her defasında mest oluyorum.
İşlerimin son zamanlardaki akıl almaz yoğunluğundan dolayı bu kritiği albümün çıkışından, dolayısıyla kendisinin kulaklarımla ilk defa buluşmasından yaklaşık 20 gün sonra yazabiliyorum, ve bu 20 günlük süre içerisinde her gün en az bir defa arkada döndü “Jumalten Aika”. Artık gönül rahatlığıyla bunun en iyi MOONSORROW albümlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Hangisi kötü ki, diye sorarsanız verecek cevabım olmamakla beraber, yine de “Jumalten Aika”nın kendisini bir şekilde kendinden önce gelenlerden ayrı bir yere koyduğu aşikâr.
Metal için abuk derecede nefis geçmekte olan 2016’nın benim adıma şimdiye kadar HYPNO5E’un “Shores of the Abstract Line”ı ile birlikte en iyi albümü “Jumalten Aika”. Bu tarzı seviyorsanız MOONSORROW’u zaten seviyorsunuz demektir. Karşınızda yine en iyi bildikleri işi en iyi şekilde yapan halleri var. Keyfini çıkartın.
94/100
Geçen senenin bolluğunda sanki arada kaynadı gibi oldu bu albüm. Fakat her yerinden ustalık akan nefis bir yaratım ve çıkışından bir sene geçmişken grubun en iyi albümü olarak görüyorum artık. Tüm şarkıların hastayım.
Geçen sene neler kaynamadı ki ya. Hala 2016’yı keşfediyorum ben bir yandan. Bugün “2016’nın En İyileri” listesi yapsam burada paylaştığım listeden bambaşka olurdu büyük ihtimalle.