Mayhem – Esoteric Warfare
Hiç dinlemediğim bir albümün bana kadrosunu gösterseler, davulda Hellhammer ve vokalde Attila Csihar’ı görünce vereceğim not 7’den aşağı olmaz sanırım. İkisinin de bir sürü farklı grupta neler yapabildiğini bildikten sonra bu adamların müziğini yorumlamak da epey zor bir hal alıyor, zira kendilerine ait belli bir çizgi yakalamış adamlar bunlar. Artık beni şaşırtabildikleri noktalar eskiye nazaran biraz daha değişti bu yüzden; eskiden Hellhammer’ı dinlerken “bu nasıl bir hız ya” derken, şimdi “ulan adam kaç yaşına geldi, hala bu nasıl bir hız ya” diyorum örneğin, bunun gibi.
Neyse. MAYHEM biliyorsunuz çok fazla albüm çıkartan bir grup değil. Aslen 1984’te kurulan grup bu yıl şaka maka otuzuncu yılını geçiriyor, ve karşımızdaki “Esoteric Warfare” grubun yalnızca altıncı albümü. Zamanında oldukça iyi yorumlar alan “Ordo ad Chao”nun dün gibi hatırladığım çıkışının üzerinden tam yedi yıl geçmiş, ve MAYHEM müziğiyle üzerimde yarattığı can sıkıcı (iyi anlamda) etkinin yanında bir taraftan da beni biraz yaşlanıyor hissettirip canımı sıktı (kötü anlamda). Otuz yılını devirmiş bir grubun hala hiç yaşlanmamış gibi müzik yapıyor olması da bu durumu biraz pekiştiriyor doğrusu.
Black metal, ve hatta genel olarak metal dünyasında bu kadar büyük bir nam edinmiş bir grup olarak MAYHEM’in kendine has bir havası olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz. Grubun etrafını saran sansasyonel olayların da payıyla gruba giren, çıkan (hatta ölen) eleman sayısının fazlalığına rağmen bu havayı sürdürmeye devam edebildiler, ve “Esoteric Warfare” de buna bir istisna değil. Çoğunlukla orta tempoda giden şarkıların gidişatını Teloch’un gitarları ve Hellhammer’ın kimi zaman çileden çıkıp akılalmaza yol alan hızdaki davulları sürüklüyor, ve fakat davulların en hızlandığı yerlerde dahi gitarların temposunu neredeyse hiç yükseltmemesi ve kazımanın hep belli bir miktarın altında tutulması müziği belli sınırlar içinde tutuyor. Bu sınırların limitlerini de Attila Csihar’ın harikalar yarattığı vokallerinin çizmesiyle kafese kapatılmış kuduz bir köpek imgesi yaratıyor grup. Şarkı sözlerinin teması olan psikolojik savaş, zihin kontrol gibi konuların hiç uzağında değil bu imge; aklını yitirmiş, kendi kontrolünden kopmakta olan bir canlı fikri parlayıp duruyor müziğin her anında. Her an daha fazlasını yapmak, zincirlerini kopartıp etrafta kaos estirmek isteyen; fakat her denemesinde sindirilen, bir dahakinde içinde daha şiddetli fırtınalar kopan bir varlık var “Esoteric Warfare”in müziğinde. Corpse of Care’in sonlarındaki gibi patlamalar ise bu çılgınlık anlarının ne kadar güçlü geçtiğinin göstergesi olarak duruyor karşımızda.
Ufacık değindik, biraz daha açalım. Bu bahsettiğim etkilerin en keskin şekilde ortaya konmasını sağlayan şüphesiz bir şekilde Attila Csihar’ın muazzam vokalleri. Homurdanmalardan vahşi çığlıklara, nefes alır ya da verir gibi boğuk brutal vokallere kadar müziğin o an ihtiyaç duyduğu her türlü sesi kusursuz bir şekilde vermiş. Özellikle müziğin “garipleştiği” anlarda zaten avantgarda kaymaya çok müsait sesiyle VED BUENS ENDE tadı yaşattığı anlar hakikaten fazlasıyla tatminkâr. Kişisel performanslardan tek şikayetim olabilecek nokta ise Necrobutcher’ın basları sanıyorum. “Ordo ad Chao”ya nazaran daha temiz olan prodüksiyonda bile çok geri planda tutulmuş olan baslar, kendinizi zorlayıp duyduğunuzda bile maalesef çok bir şey vaadetmiyor. Tabii bu black metalde çok da şaşırtıcı bir durum olmadığı için fazla da üzerinde durmaya değmeyebilir.
Toparlayayım. Uzun zamandır bir nebze de ol sa uzak kaldığım nispeten daha “düz” black metale çok sağlam bir dönüş yapmamı sağladı MAYHEM. Yedi yıllık bir aradan sonra, black metalin en büyük gruplarından birinin kariyerinin otuzuncu yılına fazlasıyla yakışır bir albümle geri dönen grubu alkışlamaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Bu yaz bir yerlerde Throne of Time’ı canlı canlı da dinleyebilmek ümidiyle, diyelim.
85/100