Hypno5e – Shores of the Abstract Line
“Acid Mist Tomorrow”, ben de dâhil olmak üzere birçoklarımızı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklemişti desek bu bile yeterli bir övgü olmayabilir. HYPNO5E kendi tanımlarıyla sinematik bir metal icra ederken tonla gruptan aldığı ilhamı öylesine orijinal bir ilhamla tek bir potada eritmişti ki, geçtiğimiz 10 küsür yılda saygımızın gittikçe arttığı Fransız metal sahnesinde dahi yeni bir soluk olmayı başarmıştı. Fransızca ve İngilizce arasında gidip gelen şarkı sözleri, konuşma pasajları, uzun süreli şarkıların her an değişken bir yapıya sahip olmasını sağlayan djent etkileşimli aksak ritimler ve bunları birbirlerine bağlayan ambient bölümlerle tarifi gördüğünüz üzere oldukça güç, ve fakat dinlemelere doyulamayan bir müzik çıkartmıştı ortaya Fransız grup. Açıkça söylemek gerekirse 2000’li yıllarda dinlediğim en iyi albümlerden biriydi “Acid Mist Tomorrow”.
Dört yıllık, nispeten uzun; fakat grubun şarkı yapılarını göz önüne alınca tamamen anlaşılabilir bir aradan sonra grup, böylesine harika bir albümü takip etmek zorunda olmak gibi ağır bir yükün altına girdi “Shores of the Abstract Line” ile. Bu tarz bir ağırlığın altından kalkma görevi, aslında bir grubun gideceği yönü de oldukça net bir şekilde ortaya koymak sorumluluğunu beraberinde getiriyor. Çok iyi bir albüm yaptıktan sonra o albümün başarısının altında ezilip kendini tekrar düşmek hiç de az rastlanan bir şey değil gerek metal, gerekse genel olarak müzik dünyasında.
Neyse ki karşımızda şarkı yapılarının bizde uyandırdığı güçlülük duygusunun tek atımlık olmadığını hissettiren bir yapıtla karşımıza gelebilmiş HYPNO5E. Her ne kadar benzer formüller üzerinden yazılmış olsa da, “Shores of the Abstract Line”daki şarkıların kademe kademe nasıl olgunlaştığını, albümü birkaç defa dinledikten sonra görmek ve bunun huzuru içinde debelenmek çok mümkün. Sekiz şarkıyla bir saatin üzerinde bir dinleme süresi sunan albümün içeriğindeki sekiz şarkı, selefindeki eserler kadar heyecanlı bir dinleti sunmuyor artık. Neler yapabileceğinin farkına varma safhasını geride bırakmış, yapabildiklerinin üzerine tek tek taşları koymaya devam eden bir grup olduğunu hissettiriyor HYPNO5E bu defa.
“Acid Mist Tomorrow”un atmosferinin yapı taşlarından bir tanesi olan ambient pasajların bu defa eskisi kadar durgun olmadığını görüyoruz mesela çoğunlukla. Yeri geldiğinde konuşma pasajları, yeri geldiğinde temiz gitarlarla bu taşın parlatılıp yerine daha ışıltılı bir şekilde geri konduğunu görmek örneğin, grubun kendini geliştirmek için çabaladığının apaçık bir örneği olarak oturuyor karşımızda. Ya da şarkıların bölünmüş olduğu beş kıyının (doğu, batı, merkez, kuzey ve güney) en kısası olan merkez kıyıya tek başına oturmuş Tio’nun grubun kendine çizdiği genel sınırların içinde kalırken bir yandan da baştan sona İspanyolca olması ve kurucu eleman Emmanuel Jessua’nın Güney Amerika’da geçirdiği yıllarının rüzgarını böylesine taşımasıyla bambaşka bir yerde durması sürekli iyiye işaretler.
Grup kesinlikle progresif etiketini hakederken, bir yandan da metaldeki alışılageldik progresiflik kavramının bu derece dışında yer alması da grubun şu anda metal dünyasında eşsiz bir yerde durmasının sebeplerinden bir tanesi. Belki de müziklerine yapıştırılabilecek onlarca etiketi kabullenmeyip kendi janralarını isimlendirme hevesinde olmaları o kadar da garip bir şey değil yani. İngilizcem ve çatpat İspanyolcamla albümün yalnızca bir kısmı bana şarkı sözü olarak hitap edebiliyor olsa da, anlamadığım kısımlarda dahi müziğin gözlerimin önünde bir şeyleri somutlaştırabiliyor olması, sinematik metal tanımının gruba belki de diğer tüm etiketlerden daha fazla uyuyor olması anlamına geliyor olabilir mi?
“Shores of the Abstract Line” ilk dinleyişte size sakladığı her cevheri sunmayacak. Albümü yalnızca bir-iki defa dinleyip “Acid Mist Tomorrow”dan aşağı bulup hayal kırıklığıyla bir kenara attıysanız bu yazıyı belki biraz alaycılıkla, belki anlayamazlıkla okudunuz şimdiye dek. Buna karşılık satır aralarında gizli gizli gösterdiğim baklayı ağzımdan çıkartayım net olarak; “Shores of the Abstract Line”, HYPNO5E’un şimdiye kadarki en iyi albümü. Selefinin iyi yaptığı her şeyi biraz daha iyi yapıyor, ve bunun üzerine başta gizli saklı olan, dinledikçe yavaş yavaş ortaya çıkarttığı numaraları da var.
HYPNO5E şu anda metal dünyasındaki en orijinal işlerin bir kısmına imza atan, en yaratıcı gruplardan birisi benim için. Adım adım büyüyen, albümlerinin notları gittikçe daha iyi olan ve eminim ki adını çok daha fazla duyuracak bu grubu şimdiye dek dinlemediyseniz, hemen favori müzik platformunuza koşup bu albümü açın. Doyuma ulaşana kadar çevirecek çok fazla şarkınız, hayran hayran dinleyerek geçireceğiniz çok fazla vaktiniz var.
93/100