Locrian – Return to Annihilation
LOCRIAN gibi bir grubun Relapse Records ile anlaşması oldukça ilginç gelmişti bana. Yoğun şekilde noise ve drone üzerinden yürüyen müziklere sahip bir grubun, dünya müzik piyasasının şu halinde hiçbir zaman çok popüler olamayacağı konusunda sanıyorum hemfikirizdir. Dolayısıyla bu anlaşma biraz garip gözüküyordu; ama belli ki LOCRIAN popüleritesini arttırmaya kararlı, ve bunu müziklerinden ödün vermeden yapacaklar.
“Return to Annihilation” grubun müziğinin evrildiği bir albüm; fakat LOCRIAN’ı kendisi yapan elementlerin bir kenara bırakılması gibi bir durum da katiyen söz konusu değil. Bahsi geçen evrim, müziğin içindeki progresif rock dokunuşlarının yoğunlaştırılmasıyla gerçekleşmiş. Progresif rock diyince akla ilk gelecek grupların değil de, işin daha saykedelik yönüne kayan grupların etkisinin çokluğu var yalnız ortada. Gabriel dönemi GENESIS’in ön saflarda koşturabileceği bu grupların çoğunun, aslında krautrock türü altında anılan gruplar olduğunu belirtmek lazım. “Return to Annihilation”ı dinlerken, bu müzik türünde tecrübeli olanlar mutlaka CAN, AMON DÜÜL II, yoğun şekilde POPOL VUH etkilerini hissedecektir. Post-rock’ın da aslında çok şey borçlu olduğu bu grupların müziklerinin temel taşlarından olan hipnotik ve yavaş tempo davullar, yine hipnotik olarak tabir edilebilecek “ruhani” gitarları albümün neredeyse her dakikasında bulmak mümkün.
Neredeyse her dakika diyorum, çünkü uzun şarkılar içinde kimi bölümlerin agresifleştiğini ve bu bölümlerde neredeyse kötü prodüksiyonlu black metal çığlıklarını andıran vokaller mevcut olduğunu, kimi bölümlerin ise varolan drone atmosferi üzerine melodik gitar partisyonları içerdiğini ve buralarda albümün progresif yapısının biraz daha ön plana itildiğini ayrıca belirtmek gerek. Ara ara duyduğumuz ayinsel, ilahi tadındaki vokaller de bir anda müzikle harmoni içinde bambaşka bir hava katıyor.
Albümdeki şarkıların uzunlukları değişse de, ortak özellikleri arka planda çalarken nasıl geçtiklerini anlamamamız. Genelde fazla tempo değişimi olmadığı için tam bir iş arkası müziği olarak sınıflandırılabilecekken, örneğin “Return to Annihilation” şarkısının beşinci dakikasından sonra giren gitarlar ve üst paragrafta bahsettiğim derin vokallerin devreye girmesiyle şarkı kendisini birden bire drone müziğin üzerindeki yegane etkisi uyuklatmak olan insanlar için dahi çekici hale getirebiliyor. Bu tarz pasajların albüm içindeki yoğunluğunun da çok iyi ayarlandığını düşünüyorum. Albüm genel olarak yavaş bir tempoda ilerliyor olsa da, bu tarz hareketlenmeler sayesinde tamamen uyuşturucu bir albüm olmaktan çıkıyor. Bu hareketlenmelerin sık kullanılması da grubun müziğine aykırı bir hareket olarak öne çıkabilirdi; fakat bundan kaçınmayı da ustalıkla başarmışlar.
Albümde öne çıkan şarkılar olarak albüm ile aynı ada sahip “Return to Annihilation” ve 15 dakikalık müthiş kapanış şarkısı “Obsolete Elegies”i gösterebilirim. Yukarıda da bahsettiğim gibi, uzun şarkılar bile kendilerini fark ettirmeden su gibi akıp geçebiliyorlar. Burada grubun başarısını bir kez daha takdir etmek gerek, zira drone ve noise müzik dinleyiciyi iç sıkıntısından bayıltmanın çok kolay olduğu bir tür, ve LOCRIAN bu tuzağa düşmemiş.
Sonuç olarak, büyük bir plak şirketiyle anlaşmak, LOCRIAN’ın müziğini piyasalaştırmak şöyle dursun, daha da derinleştirmiş. Kapağıyla, ismiyle, müziğiyle sağlam bir bütünlük yakalanmış “Return to Annihilation”da, ve Relapse’in onlara olan ilgisini sonuna dek hakettiklerini çıkartıp masaya vurmuşlar. Post-rock, drone, krautrock türlerinden herhangi biri bile ilginizi cezbediyorsa, mutlaka dinleyin, pişman olmayacaksınız.