Gris – Il Était une Forêt…
Tıpkı Fransa gibi, Kanada’nın Fransızca konuşan kesimlerinin de black metalde iyiden iyiye kendini göstermeye başlaması ve daha geniş piyasalara yayılması bundan 6-7 yıl önceye gidiyor. 2004 yılında NIFLHEIM olarak kurulan, iki yıl sonra ise ismini şimdiki haline getiren GRIS her ne kadar aynı ülkeden çıkma bazı gruplar olan MONARQUE, CSEJTHE ve belki de en bilinenlerinden WOODS OF YPRES (David Gold’u analım buradan) kadar adını duyuramamış olsa da, aslında şimdiye dek bu mahlas altında çıkarttıkları tek albümleriyle, bu müziği daha derinlemesine takip edenlerden oldukça övgü almış durumda.
“Il Était une Forêt…” (Bir Orman Vardı…), alelade yapılmış bir albüm olmadığını henüz albümle aynı adı taşıyan ilk şarkıdan kafamıza vuruyor. Yalnızca iki kişiden oluşan; ama buna rağmen şarkılarında alışılagelmiş metal enstrümanlarına ek olarak keman, çello, piyano gibi güzellikler kullanan grup, yoğun olmayan bir ambient etkileşime sahip bir black metal sunuyor bize. Bu ambient pasajlar dışında albümün neredeyse tamamına hakim olan ve kirli prodüksiyonun da yardımıyla dinleyici rahatsız etmeden mistik bir bulut yaratmayı sağlayan ince distortion tabakasına, çoğunlukla artık iyiden iyiye kendini bir tür olarak kabul ettirmiş Fransız black metalinin imzalarından biri olan melodik gitarlar eşlik ediyor. Kimi zaman ise bu gitarlar yerini daha ilk duyuşta aklıma CEMETERY OF SCREAM’ın efsanevi albümü “Melancholy”i getiren ve albüme koyu bir doom metal havası veren piyano melodilerine bırakıyor.
Altı şarkıdan ibaret olan albüm, hemen hemen bir saatlik bir süreye sahip, ve şarkıların her biri aşağı yukarı onar dakika uzunluğunda. GRIS uzun şarkılar yaparken tekrarlanan pasajlara ağırlık vermemeyi, tam tersine onları her biri kendi ayrı hikayesi olacak şekilde bestemeleyi tercih etmiş. Bu tür müzikte fazla tekrar kullanmanın pek kötü bir üne sahip olduğu söylenemez; zira yapılmak istenen genelde sanatsal yönü ağır basan eserler ortaya çıkarmaktan ziyade, dinleyici saran ve onu etki altında bırakan total bir atmosfer ortaya çıkartmaktır. GRIS, kendini mümkün olduğunca az tekrar eden şarkılar yaratmanın yanında, bu tekrarsızlığa rağmen ortaya sözü edilen atmosferi koymayı başarmış. Şarkılar, bahsettiğim kirli prodüksiyonu göz ardı ederek dinleyecek olursanız, yoğun değişkenli yapılarıyla (akustik kısımlar minimumda da olsa) bazen atmosferik black metal sınırlarını genişletmekten dahi geri kalmıyorlar. Bunu bir kenara bırakıp, grubun kendi müziğine yoğunlaşacak olursam, prodüksiyonun bulunduğu haliyle grubun müziğine mükemmel uyum sağladığını belirtmem gerek.
Son olarak değinmek istediğim iki nokta var. Bunlardan ilki, albümdeki vokaller. Icare rumuzlu arkadaş o kadar güzel vokaller yapmış ki, ayrıca değinilmeyi hak ediyor diye düşünüyorum. Çok tizlere çıkmadan yaptığı harika black metal “shriek”lerini (çığlık?) kimi zaman brutal, kimi zaman ise yumuşak konuşma pasajlarıyla süsleyerek hem teknik hem de varyasyon olarak dinleyiciyi müziğin ruhuna dokunarak etkilemeyi başarmış.
Diğer nokta ise, harikulade şarkı “La Dryade”. Black metal ile alakası olmayan ve piyano, çello, akustik gitar gibi enstrümanlarla albüme bir kapanış görevi gören bu 10 dakikalık enstrümantal, “Bir zamanlar olan” ormanın meşe ağaçlarının ruhları arasında gezintiye çıkartıyor dinleyeni. Albümün geri kalanından farklı olarak, bu şarkıda temiz bir prodüksiyon kullanılsaymış dedirtse de, şu haliyle bile GRIS’in yalnızca black metal değil, “iyi müzik” yapma hevesinde olduğunu ve Quebec’li bu ikilinin gerçekten yetenekli müzisyenler olduğunu bize apaçık gösteriyor.
Bu albümün çıktığı 2007’den beri başka herhangi bir yapıta imza atmayan GRIS’e, buradan seslenerek bunun devamını bekleyen küçük ama kendini adamış bir kitle olduğumuzu, gerekirse o barışçıl Kanada’larına kamyonla adam yığabileceğimizi belirtmek istiyorum. Ehm neyse, sonuç olarak “Il Était une Forêt…”, atmosferik black metale ilginiz varsa mutlaka dinleyin diyebileceğim bir albüm, üst paragraflarda yeteri kadar açık olmadıysa böyle tek cümle halinde de söyleyeyim.
94/100
Baya bir şeyler yazıp sildim de inanılmaz bir albüm bu ya of