MYRKUR – M
Bu kritik 22 Ağustos 2015’de kaleme alınmıştır.
Yaşadığımız hayatta yalnızca kadına ait olan milyar şey var, gün geçtikçe de artıyor. Erkekler sanki bunca kadına ait olan şeyin arasında bir şeylere ayak uydurmaya çalışan gariban kişi profilinde, kendince ahkâm kesen tipler gibi kalıyor. Yalnızca erkeğe ait olanları da kime sorsak hemen “futbol, siyaset” vs. sıralar. Genel çoğunluğa göre yorum yapacak olursak metal müzik de önceleri yalnızca erkeğe ait olan bir tür gibiydi. Elbette heavy metal için bunu söylemek çok zor, ancak bazı metal türleri hala yalnızca ve yalnızca erkeğe ait olarak anılıyor. Bunlardan biri elbette black metal. Yüzlerini beyaza boyamış, sinirli heriflerin bol çığlıklar atarak yaptığı karanlık müzik olarak halkın gözünde yer eden bir müziğe yakışacak en son şeydi kadınlar. Dediğim gibi kadınların birer çiçek olduğunu öğrenerek büyüdük. Sonra yakın tarihte bir haber çıktı. Tek kişilik kadın black metal projesi diye, üstüne üstlük bu kadının da önceden popüler müzik yaptığını sonradan keskin bir dönüş yaparak black metale döndüğünü duyduk. Çok sert tepkiler geldi, hala da gelmeye devam ediyor. Ancak şunu kabul etmek şart, black metal dahi olsa, hiçbir şey olduğu gibi kalmıyor. Güzelim raw black metale ilk kurşunu kim sıktı tam olarak bilemiyorum ama bugün artık black metal denildiğinde akla gelen ilk görüntü yüzlerini beyaza boyamış adamlardan çok ama çok uzak.
MYRKUR her ne kadar Amalie Bruun’un tek kişilik black metal projesi olarak lanse edilse de, ardında hepimizin tanıdığı ULVER’in beyni, dahi kişilik Kristoffer Rygg var. Elbette bu da her şeyi değiştiriyor. Bir kadının hakkıyla black metal yapamayacağını düşünen bütün herkes “yaeae zaten Garm’a yaptırmış her şeyi, kadını öne koyup reklam yapıyorlar, paranın anasını ağlatacaklar” diye düşünüp, Youtube’da yayınlanan kliplerin altına Amalie Bruun’u kast ederek “sen kocaman bir yalansın, seninle ilgili her şey tamamen kolpa, kocaman bir balonsun” falan yazıyor. Fakat ortada öyle ahım şahım bir albüm yok. Oldukça kişisel ve kendi yağında kavrulan bir yapım var.
MYRKUR’un kendi adında çıkardığı EP’yi şahsen albümden daha çok sevdiğimi söylemem gerek öncelikle. EP’deki bütün vokal, gitar ve basların Bruun tarafından kaydedildiğini, prodüksiyonun yine kendisi tarafından yapıldığını duyduğumda tamam dedim, bu kadın her şeyi yapabilir. Ayrıca çok iyi derecede piyano çaldığını ve birçok hobiye sahip olduğunu gördüğümde, şuan dinlediğim albüme Garm’ın öyle çok da etkisi olmadığını, yalnızca isim olarak ona destek olduğuna inanmaya başladım. “Myrkur” EP’sinin daha soğuk atmosferi olması, gitar rifflerinin daha ağırlıklı kullanılması şahsen benim daha çok ilgimi çekti. “M” ise tam bir albüm olamamış bir iş gibi. Hatta EP için yazılıp, atmosfere uymadığı için atılan, sonra üzerine yeni şarkılar yazmaktansa daha hafif birkaç dakikalık geçiş şarkılarıyla süslenerek albümleşen şarkılardan oluşuyor diyebilirim. Bu bakımdan beklentilerimin bayağı altında kaldı. Yalnız her şey bir yana “Onde Børn”un intro riffi için bile insanın çok sevesi, goygoyunu yapası geliyor yani.
Albümü beğeneceğime çok emindim aslında, ancak “M” sanki EP’ye hazırlık albümü gibi geliyor. Anlayamadığım çok şey var. “Myrkur” EP’si gibi yeterince kararlı, karanlık, sert müzikten sonra neden bunca yumuşak bir çalışma geldi gerçekten anlamak güç. Örneğin “Myrkur”da kullanılan o melek vokaller müziğe süs olmuşken, albümde o kadar fazla ki black metalin kendisi o melek vokallerin yanında süs kalmış diyebilirim. EP’deki güzelim soğuk atmosfer yerini gri tonlardaki kurak doğa manzarasına bırakmış. Ara sıra duyulan çığlıklar ise amacına ulaşamayan vasıfsız haykırışlar olarak kalıyor. Aslında albümün çok iyi olduğunu söyleyeceğim şimdi de. Evet çok iyi, ancak o güzel EP’den sonra çıkmayacaktı ve yanlış lanse edildi. Tek kişilik kadın black metal projesi diye üzerine basa basa reklamı yapılmasaydı, sanırım ben de dâhil olmak üzere herkes tarafından aşırı sevilecek, başımızın tacı bir albüm olacaktı. Şimdi ise yalnızca işin ticari kısmını düşünen harami gibi bakıyorlar güzelim kadına.
Sonuç olarak her şeyi yapın ama black metale kadınsı kırılganlık yüklemeye çalışmayın diyerek hayatımda verdiğim en faydalı öğütle bu kritiğe son noktayı koyuyorum.
72/100